aylardan şubat
içimde kopan fırtınalardan
içindeki denizden kaç dalga gelip geçti
bütün cihetleri
her defasında öyle savunmasız ki
sebebini
merak ettin mi
sebebi sendin
ey yüreğimde ışıldayan parıltı
ey ilk yolculuğum
bir bavul dolusu sen yüklüydüm
yüksek dağların düze indiği yerde
seni beklemiştim
sırtımda alevden gömlek
ciğerlerim yanıyordu hatta
halbuki mevsim kıştı
aylardan şubat
dışarıda kar yağıyordu
üşüyordu ellerim
oysa kalbimdeki alemin
bütün sırlarını ödünç vermiştim sana
masada vazo
ve solan gülün
öyküsünü anlatıp durmuştum
gelmiş
geçmiş
ve gelecek bütün zamanların tasavvurlarını
eskiyecek
ve tükenecek her şeyi
ortada sadece zaaflarımız
ve de günahlarımız kalacak
her şeyden münezzeh
salt bir hayat kalacak ardımızda
demiştim sana
bizi yakınlaştıran
birbirimize ısındıran
birlikte yaşadıklarımızdı
anılarımızdı
yakınlık içindeki uzaklık
uzaklık içindeki yakınlığımızdı
aynı kelimelerle konuşuyorduk
benzer cümleler kuruyorduk
uzayıp giden aynı bulvarda
aramızda bir adımlık mesafe
yoktu bile
kış gibiydi
sevgililer gibi yürüyorduk
birazda üşüyerek
usumuzda düşler
izliyorlardı bizi pencerelerden
ve de kar yağıyordu
dudaklarının ucunda bir tebessüm sallanıyordu
uzaklara dalıyordu gözlerin
üşüyordun
rengi atmış siyah paltomu vermiştim sırtına
poyraz esiyordu
dalgalı bir deniz dökülüyordu saçlarından
her şey senin mülkünde
her şey senin hükmündeydi
çağrısına bırakmıştım ruhumu
alev alıp ateşle tutuşurken
gölgen menzilime yaklaşmış
dudaklarımızdan dökülen benzer cümlelerdi
hava soğuktu
ya şimdi
birbirimizin sesini duysak da
artık seslerimiz bize yabancı
kendi sesimizin ücrasındayız
cansız
sönük
ve yankısız
redfer
Kayıt Tarihi : 5.8.2023 12:50:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!