bulunduğum noktadan gördüklerim:
onlarca ağaç grup halinde
çimden,
büyük bir balo salonunu anımsatan,
bir alanda
lafa, içkiye, yemeğe ve dans etmemeye
beni güneyden kuzeye taşıdı hızlıca tren.
bu sefer duraksamadan, zamanında.
belli ki dün gece uykusuna kavuşamayan biri vardı
ikinci sınıf vagonda.
sağ ayağını uzatmış,
sol ayağını toparlamış,
üzgünüm bugün.
duydum ki hoşlandığım kız
bir başkasından hoşlanıyormuş.
bunu ondan öğrendim:
‘üzgünüm.’
yürürken ben o yolda,
senin,
beklenmedik ziyaretimi,
nasıl karşılayacağını bilmeden,
düşünüyordum seni.
susma müzik, susma!
hatırlat bana bu kentte olduğumu!
gecelerde sokaklar olduğunu,
benim bir kalemimin olduğunu,
kalbim ise boş!
içimde yankılan, susma!
-benim yaşımdaki yeni evliler ne yapar acaba?
-sorduğun soruya bak!
bunu sokaktaki beş yaşında çocuğa sorsan, bilir be!
-sahi mi? !
çok kolaycı bir mantık yürütüyorsun bence.
bence kadın:
ve
kaç daire vardır istanbul’da?
kaçı beton,
ahşap?
ve
kaç pencere vardır istanbul’da?
kanma bana sen,
kanarım sana ben.
kanarsan bana sen,
kanmam sana ben.
ben kanmam!
sen?
gülünce sen içim ısınıyor.
yanımdan geçerken bir bakışını bile esirgeyince benden,
aklıma takılıyor bu;
dost sohbeti,
içtiğim çayı, sigarayı unutuyor,
tüm bunları onlara belli etmemye çalışıyorum,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!