Bir ülkenin çocukları;
Dilenci ise,
ayakkabı boyacısı ise,
mendil satıcısı ise,
simit satıcısı ise,
sanayiler de tornacı ise,
Türkü dinlemeyen,
şiir sevmeyen,
kitap okumayan
ve çay içmeyen birine;
gönül vermeyin...
Gel seninle birlikte saklambaç oynayalım.
Ve hiç çıkmayalım saklandığımız yerden.
Ta ki "ölüm" bizi sobeleyene dek...
Işıklar neden bu kadar uzak
Karanlık neden bu kadar büyük
Beklemek neden bu kadar yorucu
Ve aşk...
Sen, neden bu kadar ağırsın
Firari bakışları
usturadan keskin.
Dudakları sefil,
dizleri üşengeç...
Mahzun, bezgin
ve utangaç…
Hayat bir gemi gibidir.
Dümeni senin ellerinde.
Dostların denizdir...
Bazen batırır,
bazen sürükler,
bazen de bilmediğin bir liman da bırakır seni...
Hünerli dudakların,
ihtişamlı gözlerin
ve kusursuz yüzün.
Yürüyüşün, duruşun.
Saçların, sesin, gülüşün..
İştah açan nefesin, terin, tenin...
İnkar yalandır.
Yalan ise bahane...
Ama asıl gerçek, onu kullandığında,
karşındakine kendini değersiz gösterme çabandır.
Gölgemde beni terk etti artık.
Tıpkı sen gibi...
Ve şimdi o kadar yalnızım ki,
"in" bana küsmüş, "cin" firar olmuştu sanki.
Geliyoruz,
cenge gider gibi,
bizleri büyüten kavgayla
Geliyoruz,
karanlığı boğmaya,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!