Ayhan Işın Şiirleri - Şair Ayhan Işın

0

TAKİPÇİ

Ayhan Işın

-------------Bu gün İstanbul en sıcak günlerinden birini yaşıyordu. Arzu sınavları geçmiş, tezi de okulda bayağı bir dalgalanma yapmıştı. Hocaları tek, tek tebrik etmişlerdi. Bu gün Arzu’nun en mutlu günüydü. Bütün emeklerinin sonucu olan diplomasını alacaktı. Sabah Ömer kızları yurttan aldı. Önce kuaföre götürdü sonra güzel bir lokanta da öyle yemeklerini yediler. Ayşe’nin annesi ve babasını terminalden aldılar. Arzu’nun ailesi gelemeyecekti çünkü yazı kasabada geçiriyorlardı. Bir de çok masraflı olacaktı İstanbul’la gidip gelmek. Arzu’yu kasabada bekleyeceklerdi. Hep beraber Seda’ların evine geldiler. Ömer, Arzu’nun yanından ayrılmıyordu. İlişkileri epeyce ilerlemişti. Ömer’in annesi artık evlenecekleri günü bekler gibiydi. Ama Arzu’yu ailesinden istemeye gideceklerdi. Hatta Ömer’in babası site içinde havuzlu bir villa bile almıştı. Annesi de evi döşemiş her şey hazırdı. Bu gün anahtarı söz kesildikten sonra gelinine hediye edecekti. Ama bu sözden ne Arzu’nun ne de Ömer’in haberi yoktu. Zaten fark etmezdi, çünkü Ömer Arzu’ya evlenme teklifini yapmış, Arzu’da kabul etmişti. Bu söz artık bir formaliteydi. Ama ya ailesi vermezse diye bir tereddütleri vardı. Çok mu erken karar vermişlerdi. Ama onlar birbirlerini seviyorlardı. Her halde sorun olmazdı! Hangi zamanda yaşıyoruz diye içinden geçirdi, Ömer’in annesi. Ömer’in babası ortaya çıktı herkesi susturdu. Bu gün burada iki şeyi kutlamak için toplandık birincisi kızlarımız bu gün üniversiteyi bitirdi ve diplomalarını alacaklar. İkincisi bu sürpriz Arzu ile oğlumun sözünü keseceğiz. Bundan onların haberleri yoktu ama oğlum Arzu’ya evlenme teklif etmiş ve Arzu kızımızda kabul etmiş. Bizde çok mutlu olduk keşke Arzu’nun ailesi de burada olsaydı. Bu gün olduğu gibi Arzu kasabaya döndüğü zamanda orada da tekrarlayacağız. Bu yüzükleri bu günün anısına sizlere takıyorum. Allah’ta tamamını bizlere göstersin. Arzu şoke olmuştu! Böyle bir emri vaki hiç beklemiyordu. Ömer de şaşkındı. Birazda ailesine kızmıştı. Çünkü Arzu’nun ailesinin hiç haberi yoktu böyle bir şeyden. Belki kabul etmeyeceklerdi. Arzu’nun gözlerine baktı endişeli, endişeli. Arzu’da Ömer’e şaşkın, şaşkın bakıyordu. Aslında herkes çok şaşkındı. Ömer’in annesi Arzu’ yaklaştı yanaklarından öptü ve evin anahtarını uzattı biz düşündük size söz hediyesi Çekme köy den bir ev aldık. İnşallah sonsuza kadar orada mutlu yaşarsınız. Bu ancak evlilik hediyesi olabilirdi. Arzu şaşkın anahtarı almak zorunda kaldı. Teşekkür etti. Arzu Ömer’e ne olduğunu anlayamamış bir ifade ile bakıyordu. Ömer de ona. Belikli Arzu kızmıştı bu işe! Annesinin babasının bu iş güz arlığı onu da kızdırmıştı. Arzu tamamen ondan kopabilirdi de. Bayağı bir tartışma olacak gibi gözüküyordu. Olursa ilk tartışmaları olabilirdi. Niye sanki ona sormadan böyle bir şeye kalkıştılar bir anlam veremiyordu. Arzu’dan da vazgeçebileceğini mi! Düşünmüşlerdi. Eğer öyleyse çok yanılıyorlardı. O artık son noktaydı. Âşık olduğunu kabul ediyordu artık. Arzu âşık mıydı? Hayır değildi ama sevdiğini biliyordu kendisini. Sonra arabalara bindiler. Ömer, Arzu’yu kendi arabasına bindirdi. Beraber gitmeliydiler. Ömer hemen Arzu’dan özür diledi. İnan hiç haberim yoktu dedi. Arzu’dan hiç beklemediği bir tepkiyle karşılaştı. Canım olsun senin mutluluğunu istiyorlar. Evet, çok şaşırdım ama çok mutluyum seni seviyorum dedi. Ama törenden sonra evimizi görmek istiyorum dedi. Ben nerede olduğunu bilmiyorum ki! Dedi Ömer. Bak anahtarın üzerinde adresi var. Bu Anadolu yakasında ismini yeni duyuyorum. Böyle bir semt mi varmış ki! Neyse törenden sonra epey geç olacak! Dedi Ömer. Arzu olsun ben görmek istiyorum. Ömer teşekkür etti Arzu’ya ben tartışırız diye düşünmüştüm. Ben seni seviyorum aileni de niye tartışacakmışız ki? Ben kızdın zannettim. Sana kızabilir miyim hiç Seni seviyorum! Ömer!
-------------Harika bir geceydi. Arzu okul birincisi olmuştu. Bugüne kadar alınmış en yüksek puanla okulu bitirmişti. Törenden sonra hep beraber eğlenmeye gittiler. Bol, bol dans ettiler. Ayşe ve ailesini otogardan yolcu ettiler. Seda ailesi ile eve gidecekti Arzu’yu da çağırdı bizde kalırsın bu gece dedi. Arzu kabul etmedi. Ömer beni yurda bırakır dedi. Seda ısrar etse de Arzu kabul etmedi. Ömer’de Ben bırakırım dedi ve ayrıldılar.
-------------Ömer yurda gitmiyoruz değimli dedi. Arzu heyecanla eve gidelim dedi. Gece bayağı adresi bulmak için uğraştılar. Bir de siteye girmek problem oldu. Güvenlik onları eve kadar getirdi. Kapıyı Arzu açtı geniş bir salona açılıyordu dış kapı. Güvenlik bazı bilgiler verdikten sonra gitti. Salondan Sürgülü kapılarla bahçeye çıktılar. Arzu çığlık attı havuzu da var Ömer. Ne harika seni çok seviyorum anneni de babanı da ne ince düşünceli insanlar. Teşekkür ederim. Ömer müzik setini açtı. Hafif bir klasik müzik kulaklarını okşadı. Arzu Ömer’in boynuna sarıldı ve dans etmeye başladılar. İkisi de kuğu gibi salonun ortasında dans ettiler. Sonra bir ara göz, göze geldiler. Ömer Arzu’nun gözlerine mavi, mavi baktı. Arzu ne harika gözlerin var dedi. Beni seviyorsun değimli Ömer. Arzu ben sana bunu söylememiştim ben sana âşık oldum biliyor musun? Aşk değince Arzu bir an Kemal geldi aklına. Nasılsa sevgilisinin koynunda yatıyordur diye düşündü. Şimdi sırası mıydı onu düşünmek. Sen delisin bana âşık mı oldun. Yalancı sende dedi ama Ömer’in dudakları ile buluştu dudakları. Ömer’in yumuşacık dudakları kendini havada uçuyormuş gibi hissetti. Sanki ayakları yerden kesilmişti. Bir an Ömer kendini geri çekti özür dilerim derken Arzu’nun elleri o muhteşem dudakları susturdu. Sonra Arzu bütün gücüyle tekrar Ömer’in dudakları ile buluştu. Ne kadar zaman geçti bilinmez. Sonra Arzu Ömer’in gömleğinin düğmelerini yavaş, yavaş çözdü. Kendi üzerini yavaş, yavaş çıkarttı. Ömer’in vücudu kaslı ve iri yapılıydı. Biran aklına Kemal’le buluştukları yerdeki adamın vücudu geldi. Aynen Ömer gibiydi. Aslında ondan çok etkilenmişti. Ömer hiç böyle pürüzsüz ve kalemden çıkmış gibi bir vücut görmemişti. Arzu’nun incecik beli, bir mankeni aratmayacak vücut hatları ufak ve dolgun göğüsleri, uzun siyah saçları. Tek kelimeyle harikaydı. Ömer bütün marifetlerini gösterdi. Arzu bile anlamıştı ne kadar tecrübeli olduğunu. Ama bir eksiklik vardı. Kemal’le beraber oldukları zaman duyduğu hazzı duyamıyordu, bir türlü cazip olmayan bir şey vardı bir eksiklik çözememişti. Sabah ilk ışıkları pencereden içeriye süzülmeye başlamıştı. Yine sıcak bir hava bekliyordu İstanbul’u üstüne bir şeyler geçirdi salondan dışarı, bahçeye çıktı. Her taraf çam ağacı kokuyor kuru otların nemli kokusu, kuş cıvıltıları ve havuzun şırıltısı birden kendini kasabasında hissetti ve ne kadar özlediğini fark etti. Akşam müthişti ama yinede o eksikliği hala hissediyordu. Düşünüyordu ama çözemiyordu. Şezlongun birine oturdu havuza ayaklarını soktu esmer ayaklarını! su soğuktu! Çocukken yüce dağdan gelen pınara ayaklarını soktuğunu hatırladı. Ne kadar küçüktü ayakları belki en çok sevdiği yeri ayaklarıydı. Evet, onları çok seviyordu. Buralara kadar onu getirmişti. Sonra birden pınarda Kemal’in ayaklarını vuruşu aklına geldi. Öylece ayaklarına hayran, hayran bakarken, iki ayağın daha suyu dalgalandırdığını fark etti. Arzu hayatım günaydın. Bende çocukken bunu hep yapardım dedi. Halada hoşuma gider. Nereden anladın çocukluğumu düşündüğümü. Ben anlarım! sana aşığım ya sen ne düşünürsen ben anlarım. Sen artık bensin! Bende sen! Söyle bakalım ben ne düşünüyorum şimdi? Başını hafifçe yana eymiş tatlı, tatlı Arzu’nun yüzüne bakıyordu. Buldum beni çok seviyorsun. Bilemedin işte dedi. Arzu koşarak yanına geldi yalancı diye yumruklamaya başladı. Tamam, tamam bildin işte valla şaka yaptım. Arzu’ya sarıldı saçlarını okşadı, sonra yüzünü ve dudaklarını sevdi ve alnından öptü. Canım çok güzelsin Seni Çok Seviyorum Aşkım dedi. Arzu’da beline sarıldı, başını göğsüne yasladı. Ben de seni seviyorum dedi.
-------------Arzu ben duşa giriyorum sende kahvaltıyı hazırla diye talimat verdi ve duşa girdi. Birkaç dakika geçmişti ki Arzu’nu telefonu çalmaya başladı. Ömer baktı sende kayıtlı olmayan bir numara diye seslendi. Arzu, sen bak canım ben yokum tamamı. Ömer alo dedi karşıdaki Ben Kemal dedi. Ömer şaşırdı! Ben Kemal Arzu Hanımla görüşmek istiyorum dedi. Ömer de burada yok ben gelince aradığınızı söylerim dedi ve telefonu kapattı. Arzu duştan çıkınca Ömer, Kemal’in aradığını söyledi. Arzu’nun yüzü değişti kaşları çatıldı ne istiyormuş dedi. Seni istedi ama ne istediğini söylemedi. Aman ben mi arayacağım zaten silmiştim telefonunu! Birazdan mesaj geldi Kemal buluşmak istiyordu. Bir hafta sonra her zaman buluştukları yerde buluşacaklardı. Arzu sordu buluşma mı istiyor musun dedi. Bilmiyorum sen bilirsin senin her şeyi bildiğini bilmiyor bence iyi olur sende evleneceğimizi söylersin istersen beraber gidelim. Yok, Kasabaya da gitmem lazım annemlerin de haberi yok. Önceden buluşup konuşmak iyi olur. Otobüs saat iki gibi oraya varıyor. Üç gibi buluşuruz herhalde. Sora mesajı yazdı Tamam Akşam üç gibi orada ol. Yazdı ve yolladı….


Devamını Oku
Ayhan Işın

İstanbulun esrik sabahlarında dolaştım...güneşe rağmen sisin buhar kokusunda....arnavut kaldırımlarının ıslak yüzleri...gözlerimin buğusuna benzerdi...yürürken çıkan ayak sesleri....yağmur vuruşları gibi..yüreğim...havanın tadı demir tadında gri...benim yüzüm renginde...istanbul esrik sise boğulmuş...martı çığlıkları kanatlarındaki heyecan...deniz ve sen...yosun kokan...geçmiş...bir sandala takılmış bez parcası gibi savrulan ben...istanbul ve ben...sensiz ağlıyorlar..bir adam elleri ceplerinde üşümüz...yüreği gri...gözleri mavi ve ıslak...gitiğin gün kadar naftalin kokuyorlar.....

13/01/2009 23:30

Devamını Oku
Ayhan Işın

bu gün duyamadım sesini,
özledim seni.
gözlerim ağlamak istedi,
gözpınarlarım yağmur olmak istedi,
yağamadı.!
işte şuracığım inledi,

Devamını Oku
Ayhan Işın

………...............Kasabada kış çok zorlu geçmişti bu yıl. İlk defa kar yağmıştı ama bir parmak bile tutmamıştı. İç bölgelerde iki metreyi bulmuş, ana yollar kapanmış soğuktan göller ve nehirler donmuştu. Nisan ayı gelmesine rağmen hala kar ve soğuk geçmemiş Anadolu’ya bahar gelmemişti. Ankara’da ve İstanbul’da da kar ve soğuk bu dev şehirleri köye çevirmişti.
…………………Arzu ve Kemal’in bu yıl son seneleriydi ve son dönemleriydi. Çok çalışmışlar, zorlu sınavlar, sıkıntılı yılar geçmiş, artık her şey sona erecek ve birbirlerine kovuşacaklardı. Her dönem sonunda kasabada görüşüyorlar. Yaz aylarında ıssız kumsalda ve mabetlerinde buluşuyor, aşklarını tazeliyorlardı. Çok sabretmişlerdi yıl içinde de mektuplaşıyorlardı. Babaları onlara birer cep telefonu da almıştı. Teknoloji ne harikaydı akşamları da netten görüşüyorlar. Konuşmasalar da birbirlerine çağrı atıyorlar. Aralarında anlaştılar iki defa çaldırdıklarında seni seviyorum. Üç defa seni çok özledim. Bu şekilde zamanda geçiyordu.
…………………Kemal Kızılay da okula girdiğinden beri akşamları bir kasetçide çalışıyordu. Burasını tesadüfen bulmuştu. Sahibi üniversiteden mezun olduktan sonra iş bulamamış, babasının yardımı ile bu dükkânı açmış Kemal’den beş altı yaş büyük alımlı sarışın bir bayan olan Nurten; Kemal’li işe almıştı. Nurten de üniversiteyi İzmir de bitirmiş. Okuduğu yıllarda bir kasetçide çalışarak okul harçlığını çıkarmış, Kemal’li de bu yüzden işe almıştı. Bir vefa borcu diye biliriz. Ama şimdi Kemal çok tecrübe kazanmış, bütün gün kazancından daha fazla akşam üç saatlik zamanda kazanmaya başlamıştı. Nurten de Kemal konusunda çok memnundu. İçten içe de Kemal’e ilgi duyuyordu. Tabi ki Arzu’dan haberi vardı. Ama zaten bu temiz Anadolu çocuğunun temiz duyguları onu cezp ediyordu. Nurten de çok güzel bir kadındı sarışın, yeşil gözlü, dolgun göğüslü balıketinde şen şakrak hayatla barışık hatta biraz deli bir kadındı. Arkadaşları vardı ama onların aklı fikri Nurten’in güzel vücudundaydı. İlişkileri de çok kısa sürüyordu. Ama Kemal öylemi Arzu’yla aşkları yılar sürmüş ve hala devam ediyordu. Aslında Nurten Arzu’yu kıskanıyordu. Hiçte tanışmamışlardı ama.
…………………Bir Cuma günü Kemal satış tecrübelerini konuşturuyor ve muazzam satışlar yapıyordu. Nurten’de uzaktan Kemal’li seyrediyor, düşünüyordu. Bu akşam Kemal’i kesinlikle yatağa atmalıydı. Arkadaşından yeni ayrılmıştı. Aslında terk edilmişti. Bunun acısını azaltmalıydı. Akşam saat dokuz olmuş hala müşteriler gitmemişti. Nurten arka tarafa geçmiş. Önce üzerini değiştirdi. Abiye yeni aldığı iç çamaşırlarını, sonra göğüs dekolteli kırmızı bir elbise, topuklu bir ayakkabı giydi. Sarı saçlarını açtı dağıttı ve masaya oturdu. Kendini zorladı ve ağlamaya başladı. Kollarını kavuşturdu yüzünü kollarının üzerine bıraktı ve ağlamayı sürdürdü. Müşterilerde artık dükkândan çıkmışlar, Kemal’de hesabı çıkarmış kasayı kapatmıştı. Nurten’e seslendi bu gün ‘harika satış yaptık’ ama ses gelmedi. Bir daha seslendi ama yine ses yok. Sonra bir ağlama sesi Kemal koşarak arkaya geldi. Nurten ağlıyordu. Çok şaşırdı onu hiç ağlarken görmemişti. Bu neşeli kadına ne olmuştu. Yavaşça başını kaldırdı. Kolları ağlamaktan ıslanmış, yüzü kızarmış gözyaşları boynundan süzülmüş, dolgun göğüslerine doğru akıyordu. Görünümü çok acıklıydı bir o kadar da seksi. Bu kırmızı elbisesini önceden de giydiği zaman, Kemal onu çok seksi bulur içinde bir şeylerin kıpırdandığını hissederdi. Çok zaman Kemal’in önüne gelir tezgâha eğilir ve bütün göğüslerini sergilerdi ama bunu bilerek yapmazdı ya da Kemal böyle düşünürdü. Çünkü Nurten rahat bir kadındı etek giydiği zamanlar bile otururken dikkat etmez her şeyleri gözükürdü. İşte böyle zamanlarda Arzu aklına gelmezdi. Kemal’in okuldan da kız arkadaşları vardı ama Nurten den etkilendiği kadar kimseden etkilenmiyordu. Gözyaşlarını eliyle sildi. Ne oldu diye sordu. Kemal yine beni terk ettiler. Beni seven bir kişi bile çıkmayacak mı? Ben onlara her şeyimi veriyorum. Onlar beni kullanıp atıyorlar. Ben de insanım duygularım var. Ben çok safım değil mi? Kemal bak sen öyle değilsin! Arzu’yu seviyorsun! Beni de sevecek bir insan evladı yok mu bu dünyada! Tabiî ki var sende bir gün sende mutlu olacaksın umudunu tüketme haydi sil gözlerinin yaşını. Dükkânı kapatalım biraz yürürüz siz de açılırsınız. Dükkânı kapadılar ota parka doğru yürümeye başladılar. Nurten, Kemal’e yaslanmıştı. Yerler buzlu kar hala kalkamamıştı. Kemal’in sıcaklığını hissediyordu. Bu akşam ben içmek istiyorum, hâsılatta nasılsa bu gün iyi senin sayende. Bu gün yemekler içkiler benden ne olur beni yalnız bırakma Kemal diyordu Nurten. Bu güne kadar hiç böyle bir teklif almamıştı patronundan. Önce kabul etmedi ama Nurten yine ağlamaklı oldu. Gönlü razı gelmedi Kemal’in kabul etti. Ata kuleye gidelim yiyelim içelim ben her şeyi unutmak istiyorum dedi. Orası çok pahalı değil mi? Ya sana ne! Ben den hesaplar. Olmaz bize yakışmaz! Kadına para ödetti dedirtmem. Ya sen ne safsın ya! Ben sana veririm sen verirsin ne olur yanı paranın lafı mı olur. Boş ver taktığın şeye bak. Arabaya bindiler ve doğru Ata kuleye çıktılar. Kemal daha önce buraya gelmişti ama yukarıdan Ankara’yı seyretmek için restorana girmek zaten onun için mümkün değildi. Geniş bir masaya oturdular, Ankara ayaklarının altındaydı. Kemal’in cep telefonu iki kez çaldı. Arayan Arzu’ydu bunun anlamı Seni Seviyorum demekti. Ama bu aralar son bir aydır, Arzu’ dan da ne mektup nede netten mesaj gelmiyordu. Telefonu da çaldırmıyordu. İçine mi doğmuştu bu günü mü bulmuştu. O da iki kez çaldırdı. Nurten ne oldu annen mi arıyor dedi. Yok, Arzu değince Nurten’in yüzü değişti. Sanki şimdi sırası mı? Yemeklerini ısmarladılar, birde büyük Tekirdağ! Kemal az içmeye çalışıyor Nurten ısrar ediyordu. Zaten burası dönüyordu. Kemal’lin başı mı dönüyor yoksa burası mı? Neyse şakalaştılar, gülüştüler. Bir ara Nurten garsona nerelisin hemşerim dedi. Adam esmer bıyıklı ama tipine göre çok nazikti, Urfalıyım dedi. Bende Elazığlıyım dedi Nurten. Hemşeri sayılırız doğuluyuz ya! Kemal anlayamamıştı önce ama adam Nurten’ e öyle bakıyordu ki göğüslerinden içeri düşecek gibiydi. Kemal sinirlendi sana ne adamın memleketinden ya şurada neşemizi bulmuşken yaptığın şeye bak dedi. Ne yapmışım ki? Bak ne güzel bize hizmet ediyor biraz muhabbetten ne çıkar. Bizim kitabımızda yazmaz yanında ben varken, elin herifiyle ne muhabbet ediyorsun. Nurten amacına ulaşmıştı. Kemal kıskanıyordu. Peki, peki tamam bak önüme döndüm. Sana bakıyorum işte adamada bir şey demeyeceğim. O zaman da sen bana bak olur mu? Tamam, ben yurda geç kaldım almayacaklar hadi kalkalım. Nurten, Kemal’in eline bir hayli yüksek bir para sıkıştırdı sen verirsin dedi. Kemal hesabı ödedi. Beraber çıktılar. Nurten bayağı sarhoş görünüyor boyuna Kemal’lin üzerine düşüyor. Kemal onu tutmaya çalışıyor ama Kemal’de bayağı içmiş kafası şimdi daha çok dönüyordu. Aslında Nurten alışıktı bir büyük daha içse ona bir şey olmazdı. Ama böyle yapmak zorundaydı. Arabaya bindiler zaten Nurten’in evi iki üç sokak aşağıda idi. Güç bela evin önüne arabayı park ettiler. Kemal ben gidiyorum şuradan bir taksi çeviririm dedi. Bu arada Nurten sendeledi ve yere düştü. Kemal kaldırdı. Nurten, Kemal beni böyle bırakıp gidecek misin? Bari eve çıkar beni sen ne biçim erkeksin! Kolundan tuttu sendeleye, sendeleye eve çıktılar. Kapıyı açtılar sonra salondaki koltuğun üzerine beraberce yıkıldılar. Kemal, Nurten’in üzerinde bütün bedenini hissediyordu. Nurten birden bire Kemal’in dudaklarına yapıştı. Kemal ne olduğunu anlayamadan kendini Nurten’le sevişir buldu. Nurten’in yatak odasına geçtiler. Nurten soyunmuş seksi iç çamaşırlarıyla kalmıştı birden bu halı Arzu ile seviştikleri tarihi mabetlerindeki resimdeki kadın aklına geldi. İşte o geniş kalçalı iri göğüslü kadın karşısındaydı. Nurten çok tecrübeliydi amacına ulaşmıştı hep arzu ettiği adam karşısındaydı ve bütün hünerlerini göstermeliydi. Kemal savunmasız kalmıştı. Aklına ne Arzu Aşkları hiç bir şey onu kurtaramazdı. Çok sarhoştu elini kaldıracak hali yoktu teslim oldu Nurten’e! Sabah beraber uyandılar. Hala çıplaktılar. Beraber duşa girdiler. Kahvaltı ettiler. Beraber evden çıktılar. Nurten, Kemal’i okula bıraktı. Oda dükkânı açmaya gitti.
…………………Kemal çok düşündü ama bunu nasıl anlatacaktı Arzu’ya zaten oda eskisi gibi aramıyor mektup yazmıyordu ilk zamanlar sınavlardan vakit bulamıyor diye düşünüyordu. Ama iki aydır ilk defa yemek sırasında aramıştı. Sonra boş verdi Nurten’le ilişkileri devam etti. Önce yurttan ayrıldı. Nurten’in evine yerleşti. Artık her işi beraber yapar oldular. Ama eksik bir şeyler vardı bu ilişkide Arzu ile beraber oldukları zaman var olan bir şey, ona haz veren o şey ama ne? Nurten’le beraber oldukları zaman hissetmediği o şey yoktu ama bir türlüde çözememişti. Ama Arzu’nun verdiği nazar boncuğu eşyalarını yurttan aldığı gün mendilin içine baktığında dört parçaya bölünmüştü. Artık Veteriner hekimdi memleketine dönecek ve ideali olan kasabasında hizmet verecekti. Ama Nurten gitmesini istemiyor sende beni bırakıyor mu sun? Diyerek ağlıyordu. Bir karar vermeliydi. Arzu’yu da düşünüyordu bir sözü vardı. Zaten okul çoktan bitmiş sırf Nurten yüzünden burada kalmış. Üç aydır memleketine dönmemişti. Yaz gelmişti o kara kıştan sonra çok sıcak havalar gelmiş. Ankara yazın bile serin olmasına karşın kavruluyordu. Babası her görüşmelerinde sıcaktan yakınıyordu! Aslında Arzu’da İstanbul’daydı. Ama olanları anlatmalı artık herkes yoluna gitmeliydi. Kendini topladı cep telefonundan aradı ama bir erkek sesi orada olmadığını söyledi bir an sevindi belki de oda bir erkek arkadaş bulmuştu bu her şeyi çözerdi. Sonra bir mesaj yazdı. Bir hafta sonra buluştukları ıssız sahilde buluşalım memlekete beraber dönelim diye, Arzu’da sadece Tamam Akşam üç gibi orada ol. Diye mesaj yazdı.

Devamını Oku
Ayhan Işın

………………..Bazılarına göre İstanbul dünyanın en güzel şehri. Bazılarına göre dünyanın en büyük köyü! Fakirlik ve zenginlik bu şehirde kapı komşu! Lüks villalar kalın ve yüksek duvarlarla ayrılmış, gecekondulardan. Bir tarafta açlık diğer tarafta zevki sefa! Barlar, Lüks restoranlar eğlence yerleri. Bir tarafta semt pazarlarında atılmış sebzelerden bir tas akşam yemeği çıkarmaya çalışan insancıklarımız. Çelişkiler şehri!
………………..Arzu, Harem’de otobüsten indi. Üsküdar’a yürüdü. Salacak’ta kız kulesinin önünde bir banka oturdu. Boğaz büyük bir nehir gibi akıyor, bazı yerlerde akıntı tersine dönüyor, girdaplar oluşturuyordu. Karşı tarafta hep kitaplarda gördüğü Topkapı Sarayı gözüküyor. Çok uzaklardan boğaz köprüsü sanki büyük bir halatla iki yakayı birleştirmişler gibi duruyordu. Simitçiden bir simit aldı. Arkadaşları İstanbul’un simidi bir başka olur diye söylemişlerdi. Evet, harika bir tadı vardı. Bir iki parçada martılara attı. O da ne? Etrafta ne kadar martı varsa hepsi toplandı. Memleketinde de martılar vardı ama hiç insana yaklaşmazlar dı. Nerdeyse elinden alacaklardı. İçinden bunlarda azının tadını biliyorlar diye geçirdi. Bir ara Kemal’i düşündü! Oda inmişimiydi? Acaba! Bir an önce yurda yerleşmeliydi. Bir taksi çevirdi eşyalarını yükledi. Taksici onu yurda getirdi. Kalacağı oda üç kişilikti diğer iki yatak ve dolap dolmuştu. Oda arkadaşları ile tanıştı. Ayşe Ankara’dan gelmişti. Seda İstanbul’uydu. Okul evine uzak olduğu için yurtta kalacaktı. Arzu arkadaşları ile hemen kaynaştı. İkisi de çok samimi ve sevecen insanlardı. İçinden bir derin nefes aldı. Çok garip insanlarla da karşılaşabilirdi. Kendini çok şanslı hissetti. Hemen Kemal’i aradı. O da yerleşmiş ti. Sonra annesini aradı onlarda merak etmişlerdi.
………………..Arzu üç yıl boyunca çok çalıştı hiç kafasını kaldırmadan sadece mesleğinde ilerlemek için elinden geleni yaptı. Bazen hafta sonları Seda’da kalmaya gidiyorlar. Sahilde dolaşıyorlar, bazen arkadaşlarının erkek arkadaşları da onlara eşlik ediyordu. Arzu o zaman Kemal’li düşünüyor. Keşke o da burada okusaydı böyle gezerdik diyordu! Ayşe Ankara ya döndüğü zamanlar Kemal’e uğruyor Arzu’dan da mektup götürüyor. Kemal den aldığı mektupları Arzuya götürüyordu.
………………..Yine bir hafta sonunu Seda’larda geçiriyorlardı. Eve geldiklerinde çok yakışıklı düzgün giyimli genç bir adamla karşılaştılar. Ömer, Seda’nın kuzeniydi. Sarışın mavi gözlü kalın dudaklı iri ve formda bir gençti. Çok yakışıklıydı. Ayşe onu görür görmez âşık olmuştu. Hatta onun için, çıktığı arkadaşını bile terk edecekti. Ama Ömer’in gözü Arzu’daydı. Ama Arzu bir defa bile Ömer’in gözüne bakmamıştı. Onun Kemal’i vardı biricik aşkı. Onu çok özlüyordu, okulun bir an önce bitmesini ve kavuşacakları günü iple çekiyordu. Az kalmıştı altı ay geçmek bilmese de geçiyordu işte.
………………..Seda’nın babası ve amcası ile birlikte tohum işinde çalışıyorlar. Alım satım ve ıslah çalışmaları yapıyorlardı. Ömer’de pazarlama satış işleriyle ilgileniyor. Türkiye’nin her yerine bazen yurt dışına iş seyahatleri yapıyordu. Çok sosyal bir insandı hoş sohbetti kendini dinletir, güzel espriler yapar herkesi kahkahalara boğardı. Kadınlarında dilinden anlar, onlara güzel sürprizler yapar. Kendine âşık ederdi ama bağımlı bir tip değil her gün farklı bir bayanla çıkardı. Daldan dala atlardı. Seda şimdiye kadar bir kadına bağlandığını görememişti. Ailesi de artık evlenmesi gerektiğini düşünüyordu çünkü otuz iki yaşını geçmişti artık. Ama onun hiç böyle bir niyeti yok gibiydi. Arzu onun için çok değişik gelmişti. Sakin sessiz çok güzel esmer bir bayandı. Oturmasını kalkmasını bilen. Her zamana uyum sağlayan aklı başında bir genç kızdı. Tanıştığı hiç bir kıza benzemiyordu. Onu bir kaç kez görmüştü ama Seda onları hiç tanıştırmamıştı.. Bu hafta sonu özeldi. Seda ya sormuş ve bir sevgilisi olduğunu öğrenmişti ama onun için önemli değildi bir sevgilinin varlığı, o her kadını etkileyebilir en zor kadınları bile baştan çıkarabilirdi. Seda ya ilk defa yalvarmıştı tanıştırması için. Seda da arkadaşını zor duruma sokmak istemiyordu ama ısrarlara dayanamamıştı.. Arkadaşını tanıyordu Arzu ona kesinlikle yüz vermeyecekti. Bundan adı gibi emindi. Nitekim de öyle olmuştu. Ömer avucunu yalamıştı! Arzu, Ömer’in bu ilgisini fark etmişti ama onun aşkını kimseye değişmezdi. Ömer bu yenilgiyi hazmedememişti. Nasıl oluyor da bir kız onun bu cazibesine karşılık vermiyordu. Ömer kendisini hiç böyle çaresiz hissetmemişti
………………..Ayşe, Ömer için çıldırıyordu ama Ömer hiç Ayşe ile ilgilenmiyordu. Ne vardı sanki Arzu da soğuk kız ne olacak, diye aklından geçiriyordu. Sonra da bu düşündüklerine içerliyor arkadaşına haksızlık ettiğini, düşünerek kendine kızıyordu. Kemal’li düşünüyor ne şanslı çocuk Arzu gibi bir sevgilisi var. Kendisi iki yıldır çıktığı sevgilisini Ömer’i görür görmez terk etmişti. Aslın da ortada da hiç bir şey yokken! Ama aşık değildi ki, Arzu gibi! Ömer, ona âşık olabilirdi bir kez yüzüne baksaydı!

Devamını Oku
Ayhan Işın

bir dağ esintisi gibisin
hafif ve ince,,,
sana dokunmak seni acıtmak gibi
o kadar narinsin ki
ellerini öpmek seni inciletecek gibi
teninin kokusu aşkın kokusu gibi

Devamını Oku
Ayhan Işın

tatlı tatlı bakıyorsun bana...
gözlerinde hayatı buluyorum...
sözlerinle aşkı...
öl desen ölürüm..
gel desen gelirim bilirsin..
ellerim ellerimde olduğu zamanlarda..

Devamını Oku
Ayhan Işın

.......................O yaz çok sıcaktı sanki her yer kavruluyordu. Yirmi yedi yıldır bu kadar sıcak yaşamamıştı Anadolu. Hele, hele Güney bölgeleri; gölgede sıcaklık elli dereceyi geçmişti. Çöl sıcakları desek doğru olurdu. Yaşlı adam zeytin ağaçlarının gölgesine oturmuş; ta eskilere gitmişti yine böyle sıcak bir gündü karısı evde köyün ebesi komşu kadınlar sağa sola koşuşuyorlardı. Kendiside Allaha yalvarıyor ne olur Yarabbi onlara yardım et diyordu. Kasaba doktoru da yoktu. Acil bir yaralı için gitmişti. Bu arada bir çığlık sesi duyuldu karısının sesiydi içi parçalandı ezildiğini hissetti! Sonra bir bebek ağlaması hayatında iki kere bu kadar sevinmişti. Bir evlendiği gün. Bir de bugün. Ebe göründü kapıdan. Patiska beze sarılmış bebek elinde kucağına veriyordu. Ebe, bir şeyler söylüyordu ama o sadece karısının iyi olduğunu anlayabildi. Pembe bir bebek bir şeyler arıyor gibiydi yüzü gülüyordu yumuk, yumuk elleri vardı Allah’ıma şükürler olsun hayatta tek Arzu ettiğim varlık benim Çocuğum! Ebe kız dedi. Tanrım Bir kızım oldu, bir kızım bir kızımmmmmmm! ARZU olsun ismi Arzularımın, ARZU’SU Besmele çekti salâvat getirdi. Ezan okudu üç kere kulağına ARZU, ARZU, ARZU! Dedi. Hey gidi günler heyyyyy ne günlerdi bir iç çekti. Sonra yüce dağa baktı o yılda çok sıcaktı, karlar erimişti Arzu’nun doğduğu yıl.
.......................Sıcak yüce dağın karlarını, buzlarını eritmiş dağın çıplak çirkin yüzü açığa çıkmıştı. Ama belki de biraz böyle kalması kasabanın manzarasını değiştirmişti. Bazen değişiklikte lazımdı. Kasabanın pınarı bile kurumak üzereydi. Arzu ile Kemal’in Kartopları yani Aşklarının simgesi de erimek üzereydi.
İki gözyaşı birbirlerine sarıldılar dayanmalıyız ayrılmamalıyız diyorlardı. Ne oldu yoksa sözler unutuldu mu? Diye birbirlerine sordular. Neden, neden, neden? Ben seni hala seviyorum! Bende seni ama bir şeyler yapmazsak kötü şeyler olacak gibi geliyor. Neden se! Ben de aynı şeyleri hissediyorum. O ZAMAN Erimeliyiz ama ne olursa olsun ellerimi bırakma sende benim elerimi söz mü? Söz! Belki aşkımız için kısa bir süre olabilir. Sadece aşkımız için!
.......................El ele tutuştular eridiler. Arzu ile Kemal’lin yaptığı gibi çayırların çimenlerin arasından süzüldüler. Yoruldular küçük gölcüklerde dinlendiler. Güneş yakıyordu bedenlerini ama onlar durmadılar. Kasabanın pınarından çıktılar. Buraları hatırlıyor musun? Dedi, hiç unutmadım ki! Dedi göz damlaları. Aktılar, aktılar son anda bir keçinin dilinden zor kurtuldular. Sonra geniş bir nehir e ulaştılar artık çok yavaşlamışlardı. Derinlerden gitmeliyiz güneş bizi almadan sakın ellerimizi bırakmayalım. Derinlerde balıklar yosunlar harikaydı her şey hayal bile edemezlerdi. Biraz çamur kaplanmıştı kurbağalar dalıp, dalıp çıkıyorlar kuşlar suyun yüzünde yüzüyor ayaklarını heyecanla çırpıyorlardı. Bir baloncuğun kenarına tutundular. Karşıdan iki balık tartışa, tartışa geliyordu. Beli ki seviyorlardı birbirlerini! Uyum içinde yüzüyorlardı. Sen beni aldatıyorsun diyordu biri diğerine. Öbürü aman bıktım senin dırdırından derken baloncuğu kapıverdi! Gözyaşları birden şaşırdılar balığın solungaçlarından atıldılar. Oh derin bir nefes aldılar! Yine beraberdiler. Balık birden değişiverdi. Aşkım özür dilerim öğle demek istememiştim, seni seviyorum seni bir daha kırmayacağım seni sonsuza kadar seveceğim. Bende seni çok seviyorum. Damlacıklar şaşırmış birbirlerine baka kaldılar biz mi yaptık diye!
EVET! EVET! Bizim Aşkımız bunu başardı! Hay di yüzelim daha çok yolumuz var. Arzu’yla Kemal’i bulmamız lazım!
.......................Yüzdüler, yüzdüler şimdi su daha da berraktı aynı kendi tatları gibi. Uçsuz bucaksız Masmavi hava çok rüzgârlı oyana buyana savruluyorlardı. Sonra çok kötü sesler duymaya başladılar. Gümmmm şowwwwwww bana sıkı tutun bırakma birden kendilerini bir kayanın üzerinde buluverdiler.

Devamını Oku
Ayhan Işın

içiyorum şimdi yüreği nerde kalmış sevdalara sıkı sıkı sarılmak sevgisiz aşksız ruhsuz bir bedeni sarmak başka yürekte kalmış bir aşk..sonsuzluğa yalnız gitmek...başka bir şehirde...maviyi griye boyamak... yağmuru özlemek... boş bir sayfada yaşamak... biz ne yapıyoruz söylesene... bir yürek iki yürek olurmu... mantığın üzerine yuva yapılırmı... sevgisiz aşksız yaşanırmı... içiyorum ne yapayım... bu şehir boğuyor beni artık... susmak istemiyorum... haykırmalıyım susuyorum...

08/04/2009

Devamını Oku
Ayhan Işın



Zaman geçti bekleyişlerim biti... son tangoyuda yaptık seninle.... artık tek bir söz kaldı sana söyleyeceğim... yazılarım sana sahte cümleri ve kelimeleri yazdırmıyor bana... yağmuru seviyorum diyemiyor artık... o kadar yoruldu ki kelimeler.... o kadar tükendi ki... işte yorgun yüregim... son hıçkırıkları ile senli yağmur damlalarınıda terkediyor.... şimdilerde karagözlerin yitiyor....üşüyorum... yerine alabildiğine yeşilleri koyuyorum yeşil gözleri...
kapatıyorum gözlerimi…aklıma bazı sözler takılıyor sevmeler, sevilmeler, aşklar konusunda…sözüm ona... her yüzünü döküşünde... her dalgınlığında... her göz yaşında... kimin uğruna neleri kaybetiğini... düşündüğünü veya aklından nelerin geçtiğini kim bilebilir... acıyorum sadece acıyorum... nelerin yaşandığını hangi sevginin kime... ne kadar olduğunu asla bilemeyecek.... gözlerimi açıyorum... yeşil gözler beyaz tenler genç ve diri bir ten.... alabildiğine bir sevgi ve aşk beni bekliyor....sadece acıyorum.... onca sözün boşa yazılmış olduğunu... hoşçakal herşeyim dediğim... hoşçakal...onca güzel günleri yüreğimde açtığım derin kuyuya gömüyorum... bolca toprak attım üzerine sıkıca bastırdım... ezdim sonra.... blok blok taşlar koydum üzerine.... bir doğum tarihi ve birde ölüm tarihi yazdım üzerine tabiki isminide kazıdım mezar taşına..... yağmur.... bol, bol papatyalar ektim üzerine... sarı, beyaz.... seviyor sevmiyor fallarını seversin... bol, bol fal tutasın canın sıkılmasın diye.... biliyorsun artık fallarda ne çıkacağını....

ve… yeni bir hayata ve yeni bir aşka başlarken yarınlarıma merhaba derken sana tek sadece tek bir sözüm var…

Devamını Oku