Bu hikaye nerede başladı
Bir şehir mi anlatmalı
Bu vatanın hangi şehri
Dillere destan değil ki?
Bir tren düdüğünde başladı hikaye
Bozkırların,çayırların,dağların arasından
Hava kaç gündür insanları hapsetmişti. Kar beş gün boyunca hiç ara vermeden yağdı. Belki iki metre yığılmış, kapıdan kimsenin çıkmaya canı çekmiyor. Eskiden yirmi yıl önce olsaydı içi duramazdı. Hemen kapıya çıkar küreğini alır, kapının önünü açmaya çalışırdı. Birden bir sesle irkildi.
- Hasannnnn ah senin ne düşündüğünü ben bilmez miyim?
Bağıran karısıydı bilirdi tabi bunca sene beraberdiler. Daha gecen ay kırk beşinci evlilik yıl dönümlerini bu mütevazı odada kutlamışlardı. Bu zamana kadar hiç ayrılmamışlardı.
- Peki, ne düşünüyormuşum?
- Karları küreyeceksin değimli!
- Yok, işte bilemedin!
bir duam yok
namerdim af dilersem tanrıdan
günahım yok aşktan başka
günahsa sevmek
günahkarım
afta dileyim yok
ne yalanmış sarılmalar...
ne timsah göz yaşlarıymış...
içimi parçalayan...
kan ve acı yüklü...
kelimeler senden bana...
insanın en sevdiğinden...
koptun gittin...
belliki kızdın bana,
ben ne yaparım sensiz,
gecenin bir yarısı sabahın dördü....
sen bilirsin, sadece seni sevdiğimi....
bir şarap açtım en kırmızısından.
Kalbimi Gönderiyorum Taaaaa Uzaklara
Al Ellerine Bak Nasil Heyecanla Çarpiyor
Seni Gördüğüm Zaman Dünyalar Benim Olacak
Ellerinden Tutacağim
Gözlerine Bakacağim Mavi Mavi
Gözlerim Senin Olacak
İstanbulda yağmur var
sokaklarında şıpır şıpır yağıyor
bazen şimşekler bazen gök gürültüsü
kaçışan insanlar
yoldan geçen arabanın ıslattığı öğrenciler
hiç birşey yok gözümde
Dün daha dün gibi
Seni gördüğüm günü hatırlıyorum
Tenimde sıcacık bir buse
Bir çiğ tanesi gibi
Damlamıştın yüreğime
bir yağmur damlası,
önce yağan,
sonra coşan,
sonra durulan,
sonra buharlaşan,
sonra yağan,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!