Açıkgöz haltların sayesinde
Üşüyorum bu güneşin altında
İçimde bir ürperti
Kanım insansızlıktan donacak
En bolluk döneminde hırsızlık
Fakirin elindekini aldın sıra midesinde
Bu sana son şiirim
Benim güzel bahtsız Şehrim
Canım Diyarbekir'im
Belli ki sende yoruldun
Üstüne çok gelindi sende kırıldın
Bir köşeye çekilip masum üzgün bakma
Namertlere kana kana
Toprak olup zehir içtim
Musibetler girdi cana
Ben yolumu çoktan seçtim
Sol yanımdan çiçek derdim
Yediğini yedin de üstüne kaymak
Sigara yakacaksın elinde çakmak
Sallanıp duruyorsun altında hamak
Afrika'da insan aç demeden olmaz
Yüzünün astar yok ki arsız utanmaz
Bereket fışkırıyor toprağında tohumda
Doyumsuz lezzetinle doymamak kokuyorsun
Misk u amberi geçtin uçuyorsun ruhumda
Çünkü medeniyet Diyarbekir kokuyorsun
Bir çok din bir arada kültür tarih iç içe
Havasına suyuna, toprağına taşına
Ha diyen evetine hayranım biliyorsun
Güzüne ve yazına, baharına kışına
Yetmişine yedine, hayranım biliyorsun
Keçi burcuna bakan, hevsel seni yazıyor
Gözümden dökülen bir damla yaşa
Bakarken üzülüp silecek misin
Mezarın üstünde oturup taşa
Ne acelen vardı diyecek misin
Uçan kuşlar bilir çekip gideni
Fırtınanın yağmurla dans ettiği
Yalnızlığın yalnız kaldığı gecelerde
Rüzgarla seni konuştuğum doğrudur
Baykuşların suspus olduğu
Beynimde tilkilerin cirit attığı
Kel başıma sürüver şimşir tarağı
Benden önce gidiyor göbeğin yağı
Bedenimi taşımaz dizimin bağı
Nasılsa uzay çağı dediler doktor
Hastanede başına bir karo taşı
İnsanların hayatı bin bir komedi
Oysaki yaşadığımız hepten drama
Haksızı ayırmadı haklı bilmedi
İnsanlığın merhameti, düştü grama
Cehennem de yükselir zalimin sesi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!