Bir okyanustasın, masmavi
Dalmış derinlere, uçuyorsun adeta
Beklenen bir misafirmiş gibi
Kucaklamış okyanus seni
Hasret kalmış anlaşılan
Bu gülümseyen yunuslar,
Neden özlüyorum ben seni?
Umudu umursamayıp,
Boş vermeye başladığım için mi?
Yahut gün ışığını hiçe sayıp,
Beni gizlemeni beklediğim için mi?
Damlalarında, loşluğunda, rüzgarlarında...
Kaç olursa olsun yaşları
Yaşlıdır yalnız insanlar
Bir deprem alır götürür sevdiklerini
Yahut bir trafik kazası
Kaybolur gençlik yılları
Kaybolur, kahrolur, zehrolur
Gözlerinde batan
Bir güneş gibi
Boylamak isterdim dibi…
Demir atmak isterdim,
Gözlerinin süt limanlarına…
Yelkenleri indirip suya,
Ne yağan kar gibi sessizdir,
Ne de çöken sis gibi usul.
Seni hep savunmasızken bulur.
Bin bir harp melodisi çalar,
Yere bir bir dokunan damlalar:
'Diz çök önümde! ' der, 'Teslim ol! '
Bir sazlıktasın, sisler içinde
Saat, dolunayı huzur geçiyor
-Ve yalnızsın tabii ki de-
Ölü gibi, sakin
Ayakların değmeden yere
Yüzünde süzüldüğün su
Buluşalım seninle bir gün
Birbirimizden habersiz
Buluşalım bir gün
“Merhaba”sız, “ne haber? ”siz
Karşılaşalım öylesine sıradan bir gün
Harab olmuş bir kent gibi bende aşkın
Caddelerde cılız rüzgarlar dolanıyor
Yapayalnız bir oyun bahçesinde, eski bir salıncak kendi kendini sallıyor
Sanki bin yılı aşkın
Duman karanlığına bürülü bu kentin
İs kokulu yalnızlığı
Acı
Kahveli çikolatadan yapılmış,
Bir merdivendir aşk.
Dimdik
Ve uçurumlarla süslü bir merdivendir.
Ardına hazineler saklanmış,
Merhaba uğur böceği
Ne arıyorsun buralarda
Anılarını mı yoksa benim gibi
Ben çocukluğumu arıyorum
Sekiz yaşımdaki halimi
Babamın elleriyle boyadığı
Genc sairimiz henuz yolun basinda.Ancak,duygularinin yogunlugu siirlerinde kendisini gosteriyor.Yer yer bazi anlatimlarinda okuyucuyu dusunmeye sevkediyor olmasi sanirim ozellikleri arasinda yer aliyor.Toplumsal ve sosyal konulara kucuk dokundurmalar yapmasi siirlerine ayri bir tat katmis. Kendisine ...