Bir göl kenarı…
Yaşlı, odun bir iskelenin ucunda
-Tıpkı başka insanlar gibi-(hangi insanlar?)
An’ın hüznünü yaşıyorum
-Balıklar, suları terk etmiş-
Bu ağır canın yükünü taşıyorum
Dilimde bir ince kan tadı,
Dolanırım gecelerde.
Yürürüm turuncu sokaklı lambalarla.
Başımın üstünden geçer, bir çift yarasa kanadı.
Ben de yaşadım, ben de öldüm.
Benim de vicdanım, ellerim kanadı.
İşte yine, bin bir gece masallarından birinde
İzliyorum kendimi
Kim bilir kiminleyim
Kim bilir, aklım nerde
Ben nerdeyim
Kim bilir hangi okyanusun dibine vurmuş
Gözleri,
Rengarenk kara delikler gibi
İçine içine çekerdi, ruhumu
Yutardı adeta beni
Gözlerinde, Satürn
Yoktur eşi benzeri...
Tıpkı bir tablo gibi,
Gözlerin...
Gün batımında çizilen
Ve denizaşırı bir ülkeden,
Kopup gelmiş de
Bir bar çıkışı rastladım yine sana
Kaldırımda oturmuş sigara içiyordun
Topukların ağrıyordu
Üşüyordun
Ve boğazını yakıyordu kelimelerin dumanı
Fondoten basıyordun durmadan yarana
Demir almışız her birimiz bir bir
Analarımızın sıcacık yuvalarından
İstikametimiz ölüm
Pupa yelken ilerliyoruz, rotası yitik takalarla
Gün oluyor ağlaşıyoruz martılarla
Gün oluyor şakıyoruz bülbüllerle, sakalarla
Birlikte yattık onunla
Sonra seviştik. Biraz uyuduk
Yıllar sonra uyandığımızda
Bambaşka iki şehirde
Bambaşka iki yataktaydık ve
Komodinlerimizin üzerinde bir miktar para
Söyledin sihirli sözcükleri
Ve açıldı viran şatomun demir kapıları
Bardaktan boşanırcasına riya yağarken dışarıda
Güç bela attık yalnızlığımızdan aşağı kendimizi
Attın adımını içeri ve sana boyandı bütün duvarlar
Gün, batmaya yakın
Alacakaranlığın morları,
Dalgaların
O köpüklü, güzel seslerini boyuyor
Elimde bir cam şişe gazoz
Yudumlarken pipetle
Genc sairimiz henuz yolun basinda.Ancak,duygularinin yogunlugu siirlerinde kendisini gosteriyor.Yer yer bazi anlatimlarinda okuyucuyu dusunmeye sevkediyor olmasi sanirim ozellikleri arasinda yer aliyor.Toplumsal ve sosyal konulara kucuk dokundurmalar yapmasi siirlerine ayri bir tat katmis. Kendisine ...