Dün gece içtiğimiz şarabın
Benim damağımda tadı,
Senin kadehinde dudakların...
Dudakların ki benim
İçtiğim kana kana arzuyu
Çalacağım bedenini
Ekmek gibi çalacağım, kadın!
Yırtacağım elbiselerini
Bir buğu yükselecek teninden
Piyano gibi çalacağım, kadın!
Kulağın sessizliğe
Gözün karanlığa alıştığı gibi
Sevgisizliğe alışıyor yürek…
Tiksintiden bir koza örüp etrafına
Gururuna sarılıyor oyuncak bir ayı gibi
Parmağını emiyor başkalarını küçük görürken
Damıtsam aklımda sana ait
Ne kadar anı, ne kadar düşünce varsa
Civa gibi ağır, su gibi duru
Tek bir damla haline getirsem
Sonra LSD gibi yapıştırıp dilime
Yeniden yaşasam seni capcanlı
Kucağında uyandım
Pembe saplı ve gül kokan
Bir bıçak saplıydı karnına
Teninde ürperti vardı bıçakta kan
Morarmıştı dudakların
-Uyan!
Toplasan 24 saat bile Mutlu olmadık seninle
Ne geçti elimize peki?
Sevdik, hayallere kapıldık, planlar yaptık
Ne kaldı geriye şimdi?
Tarihe mi geçti adımız?
Dillere destan mı olduk?
Uykuların açılır engin denizlere
Gözlerinde okyanuslar dalgalanır
Gözlerin dedim mi
İki başka gezegen
Dünyaya hiç mi hiç benzemeyen
Bak, denizin koynundayım yine
Günah çıkarıyorum, işte...
Şarapla vaftiz ediyorum yüreğimi
Günah çanları çalıyor
Güneş denize, ben şaraba battıkça
Rolleri değişiyoruz bir an istemeden
Yabancısıyım buraların
Bilmem rakıyı içmesini, cozuturum
Bilmem adam dövmesini, azıtırım
Anlat bana güzel abim
Siz nasıl oturup kalkarsınız buralarda?
Izliyorum silüetimin saydamlaşarak silinişini
Üstelik hayattayken daha
Aheste aheste el etek çekiyorum bu dünyadan
-Niye susuyorsun?
-Sen anlatırsın diye bekliyorum
-Ne anlatayım canım, anlat anlat bitti işte…
Genc sairimiz henuz yolun basinda.Ancak,duygularinin yogunlugu siirlerinde kendisini gosteriyor.Yer yer bazi anlatimlarinda okuyucuyu dusunmeye sevkediyor olmasi sanirim ozellikleri arasinda yer aliyor.Toplumsal ve sosyal konulara kucuk dokundurmalar yapmasi siirlerine ayri bir tat katmis. Kendisine ...