Bir hayalde saklanan gerçek,
Gizem dolu, hisli bir çiçek,
Kimbilir kokusunu kimler hissedecek.
Bekle de gör, bu Hakikatı...
Saçılmış tohumları diyar diyar,
Yeşeren umutlar,
Hüzünlü sevdalar,
Ufukları saran,
Bir sessizliğin çığlığıyla,
Esrarengiz bir cezbenin,
Bir mıknatıs gibi çekimiyle,
Uzaklardan çok uzaklardan
Bir his duyuyorum.
Beni kendine çeken, gizem dolu his...
Korkuyla karışık bir bilinmezlik.
Sanki, sensizlik, bensizlik...
Bir his duyuyorum...
Ey doğunun kara yağızı!
Sevdanın avazı, alır eline sazı,
Çıkar kalbinden pası,
Ey doğunun kara yağızı!
Bilirem aşıksın yare,
Ey yolcu!
Dur! Biraz dinle...
Sen bir garipsin...
Gariplerin olmaz, yuvası...
Geçicidir onların,
Dünya hevesi.
Bir hayalden bir gerçeğe doğru,
Zaman zincirinin halkalarıyla boğuşan,
Bir labirentin ortasındayım.
Gözlerim tutsak...
Yüreğim tutsak...
Bir bilmece gibi çözümsüz,
Bir coşku...
Sonsuzlara uzanmış kanatlarıyla,
Engeli olmayan, sahili olmayan,
Hayranlığın tuzağına düşmüş,
Ve kendinden geçmiş.
Bir coşku...
Beni bana bildir ki seni bileyim
Beni bende öldür ki sende doğayım
Rahmetine daldır ki aşkına doyayım
Ey benim özüm, güzel Sultanım!
Ey büyük komutan!
Tak artık rütbelerini seni bekliyorum.
Tak ki, zalimlerin hadsizlikleri yüzlerine çarpılsın.
Hallaç pamuğu gibi savrulsun dört bir yana.
Ey büyük komutan!
Tak artık rütbelerini...
Hangi akşam sabah olmadı ki
Hangi yara kabuk bağlamadı ki
Hangi gonca gül açmadı ki
Bu da geçer, geçer Ya Hu!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!