saniyeler... dakika
an ve an
kovalanan zaman
ulaşırken
günler haftalara
çok uzaklardan
bir ses yolla / sokaklardan
yağmurların, rüzgarlarına karıştığı
piyanonun uçan notaları
bir ‘sen, yolla' / der kadın…
Bir gün kaybedersem seni
Ağı, ağır ağır işleyecek damarlarıma
Sensizliğine akan akıbet
Ağırlarken ağıtları, güneşine son veda
Alışabilmek için acımasız karanlığa
Dağlayacağım gözlerimi…
Gözlerin önünden geçip giden zaman
Ağır yük dünya, ezercesine bedenini
Gerisinde ne kalacaksa toprak üstü… ezik
Param parça gelecek toz dumana bulanan
Hayatın içinde bir gerçek kara sevda
Yaşamını delirmişçesine parçalayan…
denizin notasız çırpınışları
sevdamın naralarını atarda
sanki bir sarhoş yüreğim
dün geceden kalma…
siliyordu adını
Değil midir ki yürek
Her acıdan bir darbe alacak
Ağır yükü
Yavuz hayat
Gezinirse her an ölüm kıyıda
Göçerken
Sen
Gökyüzümün hüzün bulutları
Sonsuzluğumun parçalanışı
Kıvılcımların keserken laciverdimi
Saçar yüreğime kor kırmızı
Kor kırmızı içli / sarı saçak
Görebilseydi eğer gözler
“Söylenecek söze ne hacet” dercesine
Vakitsiz gelir isyan
Anlatılamayan duygulara…
Kan çekilircesine bedende
Yıllarımı verdiğim heybetim
Yorgun bir çınar yüreğim
Ben… kaç mevsimler gördüm
Sayısını düşünmek istemediğim
Kaç senelere göğüs gerdim…
Bir kayboluşu yakala
Sana sarılan her duyguda
Hasreti göm içine
Tüm içtenliğinle sakla
Şeffaflığım maviliğinde…
Dilin,rengin,duygunun ve herşeyin uyumunu hissettim.
uykularımın üzerine örttüm...kıyamadan.