Hepiniz vekilsiniz
Beş yüz elli dev adam
Milleti hep üzersiniz
Beş yüz elli dev adam
Kıyak emekli olursunuz
Millete altmış dersiniz
..
Egitimci vak, vaklar
Porosefer denen akmaklar
Yönlendırir gençligi
Ayaklar ve bacaklar
Televızyon ve gazteler
Futbol gırgırıyla dolu
..
Bir kadın düşüyorum ben
Antartika olmalı biraz sevgisi bana sıcak dışarıya buz
Birazcık da Amerika! Orospusu olmadan modernlik işte
Az da biraz Asya, büyük olsun ama sevgisi
Çok az afrika sevgime aç olsun çok değil sonra gider
Büyük okyanustanda almalı payını, saf olsun gönlü
Avrupa olsun istemiyorum kadınımın, herkes gözü önünde olmasın
..
yaşadığımız bu yerkürede hiçbirşey mutlak ve kesin değildi
Dinler-Öğretiler de dahil buna
İnsan;
durum ve koşullarda hırsına yenik düşebilir
Daha dün amerikaya büyük şeytan,
Avrupa birliğine! batı hristiyan kulübü diyenlerin şimdi ki hallerine acıyın
..
Avrupa çakalları sardı temiz yurdumu
Terörist belasıyla carpıştırır ordumu
Arabalar yaktırır kurşunlatır ferdimi
Bumu avrupadaki nezaket medniye
Amerika yüzünden türkiyem öder diyet
Terör ile ordumuz otuz yıldır yapar savaş
..
Sorumluluk nedir? Kendime mi, başkasına mı diye bir bireysel sorumluluktan toplumsal, siyasal sorumluluğa okumuş yobazlıkta ahlak ezen ile aydın kavramına yücelmek arasında düşünen ben miyim birey olarak, düşünce pazarlama meydanında taraftar tellalı mıyım acaba? Onulmaz bir yara mı var? Yaranın adı ve cismi ile geliş, gelişme neticelenmesi ne? Bu söylenirse kim hesaplaşıyor oluyor? Veya sorumlanacak mutlak bir şey, bir kimse olacaktır…
Uygarlık parfümüdür kaos, karmaşa. Avrupa uygarlığı parfümlüdür diyorum elbette; Refahın hevesinde toplu savaşa götüren huzurun ahlak değeri olmadığına kanıttır kendini inşa etmeye basitleştiren, yani bireyden sosyal sigortalı Allah yaratmaya hevesi ahlak anladılar, sıkıştılar, tıkandılar bu bedava yaşam histerisini de anlamaya kafamızı karıştırmaya zorlayanlar… Yaptığını anlayan, anlamazlığa vurma ustalığı ile de satarak bir daha kazanç sağlarken, kıvrananları övmek deyip yıpratmak işinde koşuşturan çalışma heyecanı. Ne mi bu? Küresellik işte.
Tıkanıklığını küresellik satıyor, Afrika sömürgeydi soyup soğan etmeye, Asya bu amaçtı, ama hesap dönüştü biraz… Çok şükür demeye hacet var mı? Asya’da insan yaşıyor, insanlık yaşatılıyor. Afrika gibi binlerce yıllar esir yaşatılan millet değil elbette. Esir insanların hürriyet kazandıkları bağımsızlıklarına soysuzca saldırarak General yüceldiler galiba… Her neyse… Konum bu değildi…
Bu kaosu, karmaşayı kullanan bizim medyamızda kendi kendilerine aydın sıfatlanmalar eziyor yüreğimi. Kaygı sembolleşiyor, parti, bez, çaput, hukuk kakalayan bu kaygının neresindeymiş hesaplaşma? Yarın bu kaos, bu karmaşa, eğer kontrol edilmezse Cumhuriyet ilke ve ülküsüyle, aydını da boğacak, yoksulu, haklıyı, haksızı, günahsızı, suçluyu da… Bunu işte şimdiki aydın yobazlıkları anlamak istemeyecek, görmemişin cebine para koyulacakmış hevesiyle, köpek gibi dili dışarıda tıslayıp duruyor. Çok iyi biliyor çünkü, bu kaygıyı sunanlar alıyor bütün ahlak değerinin sıcaklığını, milli varlığını, korku satıyor, yine kazanıyor refah ve huzurda tıkanan Avrupalılar… ABD, İngiltere uşaklıkları veya Yahudi, Arap kuyruklarıyla sağa sola koşuşanlar da desem ne olacak ki artık bu ar sızlatılan sınırda… Yediler bizi de. Becerebilirsek hazımsızlık yaratırız. Onu da dışkıyla atar. Bizim aydın yobazlıklar yalan rüzgarları eserek kilitletenler…satılmayı satın alan hükümet, hükümetin satın aldığı medya, medyanın kakaladığı siyaset kuyruklanmalar… Yukarıdan aşağıya bir aile ağacı gibi… galiba, aşağıdan yukarıya satın alınan aile ağacı benzeşmeleri de doğru…
..
Cuma günü iş çıkışı kontak çevirdik.
İçim içime sığmaz, coştuk yine bu yaz.
Nice dağlar, nice tepeler devirdik.
İki günde yedi düvel aştık yine bu yaz.
Bulgar artık Avrupa bayrağı takıyor.
Lakin yol vinyetini karaborsada satıyor.
..
Konu: 2008-2009 Dünya ekonomik krizi ve etkileri
Âşık Yusuf SAYATOĞLU
Âşık Korkmaz İKAN
Sayatoğlu: Bu ekonomik kriz bizi çökertti
Sizin oralarda durum nasıldır?
..
Asrın başı Osmanlıdan öç aldı,
Ehli salip birbirinden güç aldı,
Zaman geldi Türküm demek suç oldu,
Ulaşmıyor dosta neden çağrım oy,
Yana yana çöle döndü bağrım oy.
..
Bir meçhul yöndeyiz, bir garip yoldayız
Her adımda bin asır yaşlanıyoruz
Ne şeytanız ne meyve yüklü daldayız
Ya neden durup durup taşlanıyoruz
Dil korkudan yutulmuş, göz fıldır fıldır
Çıldırmak çözüm ise, buyur var çıldır
..
Yazdığım kısa ve öz yazıya aldığım cevaplar maalesef çok üzücü… Özellikle de şairlik iddiasında bulunan insanlardan bunu beklemezdim… Nedenlerini kısaca açıklamak istiyorum.
Bir siyasi parti nedir? Yazıyı uzatmamak için dünya ile ilgili sorumluluklarını geçip yalnız ülke ile ilgili sorumluluklarından söz edelim.
Bir siyasi parti her ne kadar seçimlerde belli bir kesimin oyunu alsa da, meclise girince bütün bir halkın temsilcisi durumundadır. Ayırım yapmadan her kesimden insanın dertlerine kulak vermek sorumlulukları arsındadır. İster iktidar olsun, ister muhalefet olsun bu böyledir. Bunu unutmamak gerekir.
Ana muhalefet partisi iktidarı denetleme görevini üslenmiş bir partidir. İktidardan sonra en büyük sorumluluk da ana muhalefet partisindedir.
Bütün bu görevler, yasama yürütme ve yargı organları ile kontrol altına alınır. Meclisin görevi bunları organize etmektir.
Denilecek ki: Çoğunluk iktidar partisinin elinde, mecliste istediğini yapabiliyor. Doğrudur. Peki öyle olunca muhalefet partisi eli ayağı bağlı seyrecek mi?
Avrupa ülkelerinde görüyoruz. %1’lik zam gelince muhalefet sokaklara dökülüyor. Eğer örnek aldıkları (öyle demek zorundayım çünkü sadece kendilerinin kurtuluş savaşının savunucusu olduğunu sanıyorlar) Mustafa Kemal, dağlarda çeteleri örgütlemeseydi bu ülkeyi kurtarabilir miydi? Demek ki lafte Kemalistler… Bu gün sokağa çıkmaktan korkan bir CHP var. Kendi özgürlüğü için mücadele edenleri doğrudan hedef alan bir CHP var. Kedini sadece Laiklik ilkesiyle sınırlamış bir CHP var.
..
Osmanlı'nın torunu donla çıkmaz meydana,
Asaletsize niye? Benzeseydin atana!
Namusu ve şerefi vazgeçilmezi Türk'ün,
Avrupa özentisi nerde senin onurun?
Ana, bacı tanımaz, ne teyze, nede hala,
..
Küçücükten gurbete gitmene kıyamazdım Ahmet’im
En yakın köye bile gitsen de yollarına bakardım
Geldiğini sarı fort a gaz verişinden anlardım
Bilirdim gurbetten bezdiğini Ahmet’im
Eskiden her gün arkadaşların uğrar seni sorarlardı
Sen olmasan bile oturup hal hatır sorarlardı
..
Cumhuriyet:
Aristo, cumhuriyeti; "Umumun menfaatini gözeten halk idaresi" diye tarif eder. Montesquieu ise, cumhuriyet rejiminde üç ana kuvvet (yasama, yürütme, yargı) bulunduğunu; bunların birbirine karşı bağımsız ve denetleme esasına göre işleyen, başında seçimle gelmiş yöneticilerin olduğu siyasi rejim olarak ifade etmiştir. 1789 yılında Fransa’da vuku bulan ihtilalle Avrupa’daki zalim krallık rejimlerine tepki olarak doğmuş bulunan cumhuriyet rejimi, zamanla cumhuriyete tamamen zıt rejimler tarafından, gerçek yüzleri örtmek için kullanılmıştır.
Cumhuriyetçilik fikri avrupa aydınlanmasıyla ortaya çıkmış ve giderek tüm toplumlar, tanrıların yer yüzündeki temsilcileri olduklarını inandırdıkları toplulukları yöneten egemen sistem kabuk değiştirerek, TANRILARIN yeni temsilcileri olarak ortaya çıkmıştır.
Öyleki; ilkel zamalarda kendi yaptıkları putlara taban YIĞINLAR bu kez, daha ilkel ve daha SAHTEKAR yöneticilerin gökyüzündeki tanrının YERYÜZÜNDEKİ temsilcileri olduklarına toplumu inandırmışlardır.
Ve tanrının yer yüzündeki temsilcileri; Halka rağmen, halk adına karar verer olmuş, bu mekanizma giderek MAKİNALAŞMIŞ. Ve temeline' ADALET DEVLETİN TEMELİDİR! diye kesin kırmızı çizgiler koyarak HAREMİLER saltanatı arkasına gizlenmiştir.
Bu HARAMİLER SALTANATININ özde adı DEVLETTİR.Özünde ve temeline İNSAN yoktur. İnsan sadece DEVLET için vardır. Cumhuriyet ve tüm diğer kavramlar İNSANIN bilinçini tutsak altına almak için kullanılmış KANDIRMACALARDIR.
Yaşadığımız bu coğrafya da durumun tarihçesi ne kısaca değinecek olursak eğer; Avrupa da yaşanan aydınlanma nın etkisinden ziyade, da ha çok oluşan güçlü ULUSLARIN etrafında irili ufaklı İŞ DE BEN DE VARIM demeye getiren EKONOMİK OLARAK küçük milliyetlerin ULUS olarak var olmayı diğer güçlü ULUSLARIN sömürgesi olmaktan geçtiğinin farkında ve buna DÜNDEN RAZI ve KABUL ederek yapılanmışlardır.
..
Erenler diyarı, Avrupa Şehri
Tarihe yazılan isimdir Bursa.
Soldurmaz yeşili, deresi, nehri
Kudretten çizilen resimdir Bursa.
Serin serin esen kara yel ile
Misafir ağırlar iyi hal ile
..
Avrupa nın yakasında bit,kapısında dilenci,
Böyle olsun istedi yıllardır nice idareci.
Batılaşmak,
Muhasır medeniyete ulaşmak,
Yaşasın çağdaş uygarlık,
Ah...milli ruha nice darbeler,nice gaddarlık?
Hayır beyler,sakın bu sözlere kanmayın,
..
İhya etsin Rab'bim onu en güzel Cennet ile
Koca Aşık anıyoruz şükran ve minnet ile
Ellerimiz dolu dolu kalan ganimet ile
Var mı idi yarelerin hepsi bitti sar bu gün
Kimileri Dertli dermiş kimileri Reyhani
Avrupa Amerika'da bile yürürdü şanı
..
Avrupa Birliğ'ne üyelik için,
El bağlayıp divan durduk kırk yıldır.
Sanki değişecek yurttaki geçim,
El bağlayıp divan durduk kırk yıldır.
Bir çıkmaz içinde yiğit merdimiz,
Dünyayı sallardı bizim ferdimiz.
..
Gençleri teslim ettik Nataşa’ya, Sonya’ya
Ülkeyi çevirdiler Haiti’ye, Kenya’ya
Savaşta yenilmedik, kafa tuttuk dünyaya
Barışta soyuyorlar, susalım mı arkadaş?
Bin yıllık birikimi heba ettik, savurduk
Şoförler ehliyetsiz, arabayı devirdik
..
Şair Reklam Yazarı Hasan Sancak ın Siirt te İki Şehit Şiiri
SİİRT TE İKİ ŞEHİT-PKK NIN PİÇLERİ
YETMEDİ Mİ KAHPELER-YAKARSINIZ İÇLERİ
On Sekiz Ağustos’ ta- Siirt Eruh kazası
Karakolum basıldı-koptu el ve azası
..