Yine olmadı, değil mi?
Yine yara aldı düşüncelerin.
Kapı önünde buldun yüreğini, değil mi?
Sen miydin suçlu olan,
yoksa sevgin mi?
Anlayamadın, değil mi?
Çok basit…
Değer gördükçe şımardı,
sevildikçe değişti.
Ne bekliyordun?
Bir Leyla, bir Mecnun mu?
Sil gözünden akan yaşları,
aç rüzgâra bağladığın saçlarını.
Boş ver…
Kimsenin anladığı da yok, anlayacağı da.
Kendine yaslan,
kendine güven.
İçindeki fırtınaları sustur artık,
her dalgada kaybolacak değilsin.
Bak, geceye inat doğuyor güneş,
karanlık bile saklanacak yer arıyor.
Kim demiş yaralar kapanmaz diye?
Sen yürüdükçe, yollar önünde eğilecek.
Yitip giden hayallere ağıt yakma artık,
onlar çoktan unutulmayı seçti.
Tutunduğun her dal kırıldıysa bu senin suçun degil kendini suçlamayı bırak ,
bırak, köklerin toprak olsun.
Güçlü ol!
Zamanın hükmüne boyun eğme,
yeniden yeşerecek umut dalların inan buna.
Gülüşünü geri al,
adımların eskisinden sağlam olsun.
Sen düştükçe zafer kazandığını sananlara
en güzel cevabı ver gülüşlerinle:
Daha güçlü kalk ayağa!
Başkalarının yüküyle eğilme,
sen kendi göğünü taşıyan bir dağsın unutma.
Ellerinle çiz kendi kaderini,
kimse senin yerine çıkamaz yola,
Kendi ışığını kendin yak,
çünkü karanlığı aydınlatan
hep kendi içindeki ateştir.
unutma,
her gecenin bir sabahı,
her acının bir sonu,
Ve her çilenin bir mükafatı var
Sen sustukça sansınlar ki bitti,
oysa sen susarak güçleniyorsun.
Bakma arkana...
Yüzünü dön güneşe,
Yuregini bırak rüzgara,
Şimdi konuşma vakti,
Avaz avaz sustuğun yıllara inat.
25.03.2025 11:10
Kayıt Tarihi : 25.3.2025 11:11:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!