Bir gül gibi,bir gülüşe,
ateş gibi içten içe kavruluşa.
bir su gibi serinleten bir söze,
öyle hasret, öyle hasret, öyle hasretim ki.
Yıllar yılı güzel yüze,
ipeksi o saçlara dokunuşa,
mil çektim gözlerime,
ışıkları söndürdüm.
diktim dudaklarımı,
lal ettim ben dilimi.
şakıyan bülbülleri,
bir vuruşta yok ettim.
çok acele ettim,
balıkçıl kuş gibi,
hemen daldım okyanuslarına
söz vermiştin ya,inandım sözlerine.
hiç bırakmam asla terk etmem demiştin
mevsimlerden yine kış,aylardan şubat ayı,
güneş dönmüş dırtını,ısıtmıyor yurdumu.
hak,adalet peşinde,koşuyoruz diyenler,
fakir yok, fukara yok, yaygarası yapanlar.
işte size manzara.
bagladın ellerimi,
körettin gözlerimi
dagladın bedenimi,
şimdi sen mutlumusun.
dizlerimde takat yok,
sesim çıkmaz nefes yok.
dün gece bir ölünün mezarında agladım,
gözyaşlarım ıslattı kabrin mermer taşını.
ruhumu acı keder sararken adım adım,
dün gece bir ölünün mezarında agladım,
mezar benim mezarım aglayan yine bendim.
dur, birazcık olsun dur,bak,
bakma, toprak diye kabristana.
kulak ver,dinle sukutu iniltisine,
benziyormu o kalbi büyük yigidin sesine.
ey mezarlık, ne acaip alemsin,
tarihin ne kadar köklü, ne kadar derinlerdesin,
dün gece bir korkuyla uyandım yatagımdan,
yılların özlemleri bir,bir geçti önümden.
hasretn alev,alev,damla,damla yaş oldu,
meger ne kadar çok özlemişim istanbul.
sensiz geçen günlerin küllenen alevleri,
yoklugun hasretiyle kavurdu bedenimi.
yıllarca
konar göçer gezdim,
yüreginin etrafında yar.
canımın canı
cümle ömrümün var
kalbimin sururi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!