sevilir mi bilmedim sevmezsem ölürdüm
gururla taşıdım içimdeki yarayı
ölsem yazıydım ölmedim ne varki
sabırla kaşıdım içimdeki yarayı
ismini duyunca yağmura düştüm
kırmızı kar prensesi
saç ve dudak şarap gibi
fakat içmeden sarhoş eder
bakışları samyeli
değdiği yeri mühürler
göz değil kezzap gibi
tabutumda yalnız bırak beni
çiçekleri elleme solup gitsinler
ellerimi madem ki hiç tutmadın
bırak saçlarımı yolup gitsinler
mevsim artık dönmesin haybeden
bugün seni son kez gördüm
son kez güneşi ve gökyüzünü
içime gözlerini bir ağ gibi ördüm
her nefesimde takılacağım ya
ölmeyeceğim ne yazık
denize düş-ince ay
karanlık boyunca ben
bende bir ay-dünlük
gözlerimde çifte dolunay
denize düş-ünce ay
ölümü zamansız gelince
mükâfatı çiçek kokmak oldu
ellerinin içinde yalnızlığıyla
karanlıkta bulunan bir cesetin
suçlanacak kadar anlamlı
yunanistan’ın adriyatik’e bakan kısmında
adını anlamazsınız bir şehir vardır, ışıklı
geceleri,düşen yıldızların uğrak yeri gibidir
yunanistan’ın adriyatik’e bakan kısmında
adını bilmediğim bir kız vardır sarışın
liman barında şarkı söyler dans eder
hani nerede diye soracak olsam
bir kuytuya sinmiştir köpek hayâllerim
döktüğüm nehirlerin denizi nerede
nerede duvardaki kan izleri ellerimin
diye soracak olsam
bir kuytuya sinmiştir köpek hayâllerim
hazandan bir mektup sandım aşkını
vefasız bir keder diye okudum
boşverdim gönlüme vuran şavkını
elbet bir gün biter diye düşündüm
bir üç beş sayarken yedim ömrümü
baharda pencerelerine yaprakların değdiği
iki katlı ahşap mavi bir evimiz olsun isterdim
şehire hayli uzak ıssız bir yerde
kışın rüzgârın adamakıllı hissedildiği
denize en fazla iki saatlik mesafemiz olsun
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!