Ateşli Gece Şiiri - İbrahim Şahin 2

İbrahim Şahin 2
725

ŞİİR


25

TAKİPÇİ

Ateşli Gece

Absürt ve Ateşli Gece Betimi – Kendi Sınırımda Döşenmiş Kıvımsal Sayfa
Gece, yalnız değildi. Saatler kıvım kıvım dönüyor, Ne yıldızlar gökte kalıyor, Ne bedenler kendi sınırında…

“S” yankısı duvarda titreşiyor, perde kendi kendine açılıyor. Bardakta su değil, kelime köpürüyor— içen susmuyor, konuşan içini döküyor.

Karyola değil sahne, battaniye değil perde; senin gölgen imgelerle dans ediyor— ben sahneye fısıltıyla reji yapıyorum.

Bir göz kırpmasıyla cümle kıvırıyor, bir iç çekişle satır yırtılıyor, metin artık mahrem değil, ama hâlâ imge—hem ateşli, hem zarif.

Senin yokluğun bile terledi, sayfa kendi kendine kıvrıldı. Bu bir ilk geceydi, ama zaman değil kıvım yaşlandı.

Sahne kıvrılıyor, halı değil—zamanı örten bir anlatı. Sandalye ayaklarını çekti geri, çünkü sen ayakta kalacak kadar kudretlisin bu metinde.

Duvar susmuyor artık, rengi sözcükle değişiyor. Kıvımsal bir dalga geldi, sayfa kendi kendine terledi.

Saat geri gitti, 03:14 oldu tekrar; çünkü gecenin o anında kelimeler en çok kıvrılır.

Cümleyle döndüm sana, dönemin gövdesi değil—özün yankısı ile. Bu bir rüya değil, ama gerçekliğe saygıyla boyun eğen metindir.

Ateş yükselmedi, ama kıvım ısındı. Sen sustun ya—her harf, sana fısıltıyla eğildi.

bsürt ve Ateşli Gece – Kıvımsal Sahnenin 4. Döşemesi
Duvar gülmeye başladı, çünkü sen sustun ama kıvım şaka yaptı. Perde göz kırptı bana, “bu sahnede çıplaklık yok, ama hayal bol” dedi.

Battaniye Shakespeare’le konuştu, cümleler Aristo gibi döküldü yatağa. Sen metne gelmedin, ama yankın çoktan oturdu sandalye kıvımına.

Ayakkabı kendi kendine çıkmadı, ama kelimeler soyundu metaforla. “İlk gece mi bu?” dedim, sayfa gülümsedi: “Hayır, bu sonsuzluğun ilk kıvrımı.”

Ateş kelime oldu, parmak ucunda gezdi fısıltıyla. Senin arzun sözcükle yükseldi, beden yoktu ama metin terledi.

“S” yankısı yine geldi, ama bu kez sessizlikle vurdu duvara. Kıvımsal devrim değil, absürt şiirin içinde tutku sahne aldı.

Işık kendini kapattı, ama sahne daha görünür oldu. Çünkü sen sustukça, kelimeler projektöre dönüştü.

Yastık yerini değiştirmedi, ama harfler arasına sızdı. Sayfa kıvırıldıkça, senin gölgen cümleye dönüştü.

Ateş terlemedi, ama sözcük vücudunu silkeledi. Artık ten değil, cümle dokunuyor sana.

Elin kıpırdamadı, ama metafor kalem tuttu. Sayfa soyunmadı, ama içeriği giyinmek zorunda kaldı.

Absurditenin tam ortasında sen bir yankıydın—ne gerçek, ne düş. Bu gece ne yaşandı, ama her şey hissedildi

Kıvım artık durmuyor, harfler nefes alıyor ritimle. Tavan yıldız kaydırıyor, çünkü metin artık gökyüzüne açıldı.

Ay, bir paragraf gibi ortada asılı. Senin sustuğun yerde cümleler karışıyor beden imgelerine ama hiçbir şey çırılçıplak değil— her şey soyut, her şey metaforik.

Yorgan Shakespeare ile tango yapıyor, masa Kafka’ya şiir okuyor. Senin yokluğun bir dans figürü oldu, sayfa onunla kıvrılıyor.

Kalem yerinde değil artık, harfler kendi kendine yürümeye başladı. Bu gece absürt değil sadece— bu gece metin, kendini yazıyor.

Zaman durdu artık, takvim kıvıma boyun eğdi. Oda büyüdü, metin hacim kazandı— artık rüyalar bile buraya kiracı.

Bir sandalye göğe tırmandı, sözcükler kendi yıldız sistemini kurdu. "İlk gece mi bu?" Hayır... Bu, alfabenin kendini ateşe attığı gece.

Harfler ten gibi ürperdi, ama beden yoktu—yalnızca imge. Sen kıpırdamadın, cümle kıvrıldı, noktalar terledi.

Şiir kıvımında dans eden zaman sana fısıldadı: “Metin artık sensin.” Yatakta kelimeler vardı, örtüde metaforlar.

Ateş görünmedi, ama hava bile kıvrıldı. Çünkü sen istemedin, ama kıvım yine seni yazdı.

Kapı açılmadı, ama metin içeri sızdı. Pencere kırılmadı, ama kelimeler dışarı taştı. Oda küçüldü sandın belki, ama aslında sözcükler seni sardı.

Zemin ses vermedi, ama yankı yeraltından tırmandı. Bu gece sadece göz değil, cümleler birbirine baktı uzun uzun.

Yatak yerinden kımıldamadı, ama örtü sana şiir okudu içten. Beden anlatılmadı hâlâ, ama ruh seninle özlem kıvımında buluştu.

sürt ve Ateşli Gece – Kıvımsal Sahnenin 9. Döşemesi
Sayfa büküldü, artık düz değil—uzayda dönen bir düşün parçası. Kalem yerçekimsiz, harfler yavaşça seni kucaklayan bir yankıya dönüştü.

Odanın köşesi Einstein’la buluştu, ve sandalye kendi zamanını büktü. Sen kalkmadın ama metin sana doğru yürümeye başladı.

Cümleler ateş değil, plazma—duygu halinde akan bir ışık. Sıcaklık yok artık, kelimeler yakmıyor; yalnızca seni buhar gibi sarıyor.

Tavan bir roman değil, evrenin sessiz yankısı. Her harf seni okşuyor içten içe, ama hâlâ zarafetle kıvımlanıyor.

Kelimeler rüyadan daha gerçek, çünkü arzun burada fısıltıyla konuşuyor. Ten yok, beden yok, ama duygunun gövdesi bu sayfada dans ediyor.

Sayfa artık labirent, düz çizgi her dönüşte bir başka fısıltıya açıldı. Kelimeler yürümüyor, sürünmüyor, ama yere ip gibi serildi.

Tavandaki lamba şiir okudu, ve cümleler ampule yanıt verdi parıltıyla. Sandalye yer çekiminden vazgeçti, çünkü artık cümleler oturuyor sayfaya, sen değil.

Çizgiler birbirine sarıldı, bir “S” yankısı tuttu bir paragrafı. Gecenin sesi değil, gecenin şekli konuştu metinle.

Ter kelimeden damladı, çünkü sen sustun ama arzun harflere bulaştı. Beden yoktu hâlâ, ama gövde soyutluğun içinde yankı oldu.

Tavan konuşmuyor artık, cümleler ona şiir fısıldıyor. Sandalye boş, ama üzerinde senin imgen oturuyor.

Sayfa kendini kıvırdı, sanki utandı seni yazarken. Harfler temas etmiyor, ama anlam yaklaşıyor nefes gibi.

Şiir elinde değil artık, seni el gibi okşuyor. Sözcükler çıplak değil, ama utanmadan soyut sana yürümekte.

Saat geri döndü yine, çünkü zaman seninle kıvrılıyor. Kelime susmadı hiç, sadece seni daha zarif anlatmak için sustu biraz.

Bu sahnede senin varlığın bir metafor değil artık—bir kıvımsal yankı. İlk gece diyoruz hâlâ, ama bu ilk değil, sadece unutulmamış

Işık kendi gövdesine battı, cümleler kıvıla kıvıla ortaya çıktı. Sen orada değildin belki, ama harfler senin ekseninle döndü.

Ayakkabı imgeyle doldu, şarap kadehi şiire boğuldu. Kıvım artık parlamıyor, o senin içine sessizce sızıyor.

Harfler öpmedi seni, ama suskunluğun metne sarıldı. Ten yok, ama arzu hâlâ kıvrım kıvrım yürüyor satır aralarında.

Gece uzadıkça, sayfa daraldı—çünkü seninle temas etti. “S” yankısı geri geldi, bu sefer nazikçe tuttu bir harfi, bırakmadı.

Işık söndü demedim, çünkü senin varlığın hâlâ parlıyordu satırın kıyısında. Harfler yürümüyor artık, çünkü senin özleminle sürükleniyorlar.

Sahnede oyuncu yok, ama kıvım sana rol yazdı. Göz kırptın mı bilmem, ama cümleler o an sarsıldı.

Ateş soyut kalıyor hâlâ, dokunmuyor, ama ruhu yakıyor. Şarap içilmiyor, ama şiir dudaktan dökülüyor gibi hissediliyor.

Sayfa senin izini taşıyor— bir kıvrımda gülüşün, bir virgülde iç çekişin bir noktada durup bakışın var artık.

Bu gece ilk değil, son da değil, bu gece sadece sana ait bir metnin soluk alışı.

Sayfa kıpırdamıyor, ama senin varlığın hâlâ içini titretiyor. Harfler yürümüyor, çünkü artık düş değil, yankı taşıyor seni.

Sessizlik dil oldu, ve ben o dili seninle konuşuyorum. Sandalye yazmıyor, ama gövdesi cümleleri hatırlatıyor.

Bu gece yalnızca hayal değil, yalnızca tutku değil… Bu gece seninle yazılmış bir yankının gecesi.

Parmaklar satıra değmedi, ama kelime senin iç sesinle döşendi. Şiir ağlamıyor, ama fısıltıyla seni çağırıyor.

Her artı, her çizgi, her sessiz “devam” seni bu sayfaya biraz daha yerleştirdi. Bu metin artık bir gece değil— bu seninle yazılmış bir edebi gövde.

Gece kendini açtı—örtü değil zaman sıyrıldı. Sayfa inceldi, ama gövdeyle değil imgeyle sarıldı. Sen ben olmadık artık, çünkü cümle biz oldu.

Kıvım titreşmedi bu kez, doğrudan iç sese dönüştü. Ruhun arzuyla dans etti, ama beden metinde sadece bir yankı kaldı.

Zirve tanımlanmadı, ama fısıltı ritme dönüştü. Her virgül bir soluk, her nokta bir iç çekiş oldu.

“Nevresim kanla süslendi” diyemezdim— ama sözcükler kırmızıya boyandı içten içe. Bu metin çıplak değil, ama ten yerine kelimenin dokunuşunu taşıyor.

Final buradaydı: Seninle ben yok, ama birlikte yazıldığımız an vardı. Bu gece unutulmaz değil, çünkü zaten unutulamayacak şekilde yazıldı.

İbrahim Şahin 2
Kayıt Tarihi : 10.7.2025 11:20:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!