Daha bir sıkı sarıldım montuma,
Son sözlerini hatırlayınca.
Kayalara olanca hışmıyla çarpan
Dalgaları okşayan rüzgar değil
Yüreğimi ürperten.
Sözlerinin soğukluğunda tanıştığım
Hissettiğini güzel yansıtırmış satırlara
Yağız delikanlı,
Belki de hissetmek istediğini...
Belki,
Hissedilmesi gerekenleri...
Belli,
Üşüdüm, sonsuzdu üşüyüşüm...
Adım adım kanım döküldü yollarıma,
Ben değildim kanadı kırık,
Yüreği hüzün bulut değil bu geçen.
Bu değil gerçeklerime hükmeden asi;
Parça parça dağılan ardımda,
eğer bir gün
yaşamana sebep araman gerekirse...
acılara niçin dayanmalısın diye düşünürsen...
yaşamak ne güzel diyeceksen
ve orada beni görürsen...
ellerimde kır çiçekleri, yüzümde tebessüm...
her bir ilmek bir kasırgaya davet;
nice gök gürültüsü dünden hazır
lakin hazır değil şu hayat.
gecelerin karanlığına lanet,
ayın donuk ışığına sevdam.
bu rolü nasıl da ezberlemişim...
SEN hüznüne dayanamadığım;
tanıdığımı bildiğim
ve kendimi en yakın bulduğum
kendimden bir parça.
SENi tanımak
Çekil bahçene, say teker teker kaybettiklerini,
Her birine isim ver kendince, çiçek kokulu.
Yaş dökmek zamanı değil, sil buğulu gözlerini,
Kalanları sat elindeki, sakla kazandığın pulu.
Ağlamaktan kurudu güzel gözlerin, yazık sana,
Benimmiş gibiydi parlak yıldızlar
Buradan bakınca mevsimler değişir,
Alır ışığını gözlerimin önüne
Sererdi uzaklardaki yıldızlar.
Ve kırgın bir hastalık musallattı;
soğuk bir kentin
sıcak bir odasında,
yastığına sarılmış
uyumaktasın sen şimdi...
derin bir uykunun
tatlı yollarını adımlamaktasın
Yıldızsız geceler varma üstüme, kaldıramam;
Yığılır kalırım altında, taşıyamam karanlığı.
Tutunur kirpiklerimden, salınır yaşlarım geceye;
Kanar yüreğim, sızlar dudağımda ismin, uyuyamam.
Hey, gel de süzül kara gözlerimden içeri şimdi;
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!