suyun gölgesine yaslanan
boynu bükük nilüferdiniz
yosunlu soluğunuzda yağmur sesi
incinen nefesinizle kederi alnından öptünüz
hayat
-hayat çemberinde ibrişimle işlenmiş danteldi gülüşün
düşmeden ömrümün ıslak döşüne-
kıyametin resmidir sesimizdeki kan
sesinizi örttük sesimize
keskin bir söz örseledi dilimizi
yasaklı mevsimde anıları silkerken
unuttuk gözlerinizi-
-geçti yolun yarısı izinde hüzünlerin
artık çizgilerine küskün değil ellerim-
uzak iklimlerden geldim
iç çeken meltem müjdelerken yengeç dönencesini
unutulmuş suskuyu taşıyan zaman dalgın
rüzgârlı yanında kurumuş anılar
derin düşünceler upuzun geceye sarılıyor
kim bilir hangi yağmur asılı kalmış boşluğuna
hangi nehire kapılmış hatıralar
ömrüne yaslanan yıllar yalan
Sessizce geçtik hüzünlerin içinden
Zaman acılarla sınadı bizi
Rüzgarın öfkesiyle incindi gül
Sürüldü koygun acılar üstüne...
uzun yollar arşınladım,
yapraklarım sürgün ardımda
güldüğünde düşüm,
buluta kalırım umarsız karanlığımda
..... beni bir şiire yasla
-ne çok yağmur geçti ömrümden
ürperen yanım ölümü sessizce öperken-
ateşi çaldı kleptoman zaman
kutsal mabedi sardı yangınlar
sizi soruyorduk
esmer rüzgarlara
masum pencerede dalgın bir tansık...
sarsılan ruhum sağdı karanlığı
sonsuz bir yanılsama bağışlandı
kaygısız akşamlara...
-yalnızlık ağacıydım ıssız ve ürkek
dallarımı aşk kırana dek-
aklımı çelen cılız kıvılcım büyüyor sonsuz alevlerle
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!