Bir gülüş, bir bakışla sevda ateşi yaktın,
Ateş bu; elbet yakar yakan sen, yaktığın ben.
Ateşin hiç dumanı çıkar, külü kalmaz mı?
İçin için yanarım, söyle! Yoksa bu aşk mı?
Gülüşünün bedeli; kaderim oldu yanmak,
Yanmayı bile geçtim; aşkın ile kavrulmak.
Yanıyorum diyorum, kimseler inanmıyor,
Nerde? Dumanın, külün herkes belge istiyor.
Halden anlayanım yok, kalmışım tek başıma,
Gülüyorsun durmadan, geçmişsin de karşıma.
Gülme halime, senin bir gün başına gelir,
Aşk ile yanmak için; duman, kül mü gerekir?
Şükrü Topallar
05. Temmuz. 2008 İzmit
Şükrü TopallarKayıt Tarihi : 5.7.2008 06:09:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Hem mülk benim diye gururlusun
Kalpler Allah'ın mülkü göğsünde atınca seninmi sandın
Öyle ise mihnet etme
Çekinme feda ette
Fani dünyada geçte
Beka bulduran canan sende
Düşünki yok yok ise o vardır
Yok yok olsa o yine vardır
Gel elini hakkı ummana daldır
Mülkünü sana veren o sübhandır
Geri senden cennet mükabil geri isteyen sultandır
Bu kokuşan mülke cenneti misk veren Burhandır
Hem görki mülkini güzelce muhafazandır
Kıymetin yükseltip değerini artıran yaratandır
Saaat ona düşünme ver mülkü
Derk eyle fenayı verir sana beka mülkü
Hem mükemmel surette geri verecek yaşlanmış küllü
Gel bu ticarete sende dahil ol
Ölen şu dünya lezzetinde lezizi hakkı bul
Kalp gözün kirlense ağla
Yüreğini ver hazin damlalara
O kadar hazindir ağlıyor yara Ağlattırıyor güya kendide dayanmıyor ağlıyor ruhu cana
Kelimeler onu anlatacak güzellikte değil
Kelimeler onunla güzellik bulur bil
Katıl Habibi kibriya kervanına
Bak kalbin dilu neçarena
Feryad ediyor gitmek istiyor hakka
Katılmak murattır o kervana
Silsile-i efkarın hiçe verme adem
inçirar etmesin özün kolay bulunmaz çekirdeği badem
Dünya ğalğelesinden kendini kaybetmesin her dem
Ulu kervandan biçare ayrı gezmesin olmasın laine yem
Kalbim hakikate giden doğru yolu arıyor
Uful edenlerden zeval bulanlardan kaçıyor
Mecazi mahbupları terk edip hakikati sarıyor
Vicdan dahi faniden sırt çeviriyor
Vakti gelince İbrahim as gibi
Dünyanın mal mülk makam kibrii
Yükseldiğini sanan bencileyin belki bataklık dibi
Dibe giderken üste çıktığını sananı boğuyor naçar hippi
Madem çevirdin artık yüzünü
Derki dünya eyle ver hakka özünü
Ver kalbine İbrahim gibi la uhibbu afilin közünü
Unutma sen haktan gelen tözünü
Ol can içre canandır sözünü
Mevlana cami alemde yankılanıyor
Dinleyenler şunları öğreniyor
Yanlız biri iste başkaları istenmeye değmiyor
Biri çağır başkaları imdada gelmiyor
Bir ile dertaş başkaları anlamıyor
Anlayanda yanlış anlıyor
Biri gör başkaları her vakit görünmüyor
Bire bak başkaları zeval perdesine saklanıyor
Bir bile ona aid bir olmadan Hiçbir sayı varlık olmuyor
Onu söylemeyen sözler malayani kayboluyor
Biri bil marifetine yardım etmeyen başka bilmekler faidesiz
Yola çıkma karanlıktır yol evliyasız
Etme niyaz mevlana camisiz
Hakiki matlup o dur bekaya gitme matlubsuz
Her bir alemler nağme etmiş olurmu ruhsuz
Lisanı hal ile der yaşayamayız la ilahe illa hu'suz
Gel sende la uhibbu afilin de
Nefsin dünya putluğu perde
Başka şeyler batar tutma serde
Vahdaniyetine şahid ol ya ilahe illallah hu, vahde
Alakayı mecazi mahbuplardan kesde
Alemler sana mahbubi layezaliyi gösteriyor her demde
İlla Allah huuuu
Gülüyorsun durmadan, geçmişsin de karşıma.
Gülme halime, senin bir gün başına gelir,
Aşk ile yanmak için; duman, kül mü gerekir?
harika dizelerle sonunda iyi bir finalle nokta koymuşsunuz şiirinize kaleminize sağlık.
sonradan şekle girmiş olsa da başlangıçta kafiye kaale alınmamış,
kişisel kaygı ve tesbitlerden, ispat yargı kavgasına
bireyselden topluma geçiş harika
sanırım devam edecek
allaha emanet olunuz
TÜM YORUMLAR (47)