Aşk Düzleminde Koordinat Hesapları

İlke Söker
33

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Aşk Düzleminde Koordinat Hesapları

8 Mayıs 2012 Salı, 20:09
(Eksiltili ve Tutarsız bir Monologmuş Aşk)
Ben seninle aynı noktaya bakabilmenin hayalini kurdum
Zamanım yoktu.
kum saatinin içine, kaçamak kumlar doldurdum
belki biliyorsun ama ben sana yetişememekten değil
gerçek olmamandan korktum
hani kabuğuna gömülmüş göz yaşı açarsan kanayacak damla damla
yüzüne
hani sabah telaşı yetişmek için yapmak zorunda olduğun işlerine, yetişmese korkusuyla yayılan
olağanca şüpe,
Ey Aşk tüm sonsuzluğun aşık ruhlar üstünde…..
sesiz işlenmiş bir cinayet gibi girdin geceme
suskunluğun kendime çevirdi yüzümü, her arayışımın sonuna iliştirdiğin folk posterinde bir yaban mevsimi avıydım kendime yönelmiş. Kimse fark etmedi biz bile. Bana artırmadığın, artıramadığın zamanlar boyu resimlerini çizdim hafızama, sesini seslendirdim kulaklarımda, ters yüz ederek bekledim kalbimi zamana, tüm tercümelerimi iltihaplı değişlere saklayarak içimin kurak iklimlerine ağustos gelir, sonra bir gül açar, bende yüzünün bitki örtüsüne tutunup, her mimiğine ihtimal hesapları yaparım dedim kendi kendime, uzun ince sohbetlerde..
belki bir arayışsın içimdeki labirentten çıkış yolu bulmak için beklen Alice’e,
aynanın karşı tarafından geçip kurtarmanı bekledik biz, senin bizi ama bir türlü fırsat olmadı şu zamanı eskitmeye. Zor dedin ağustosta gül açmaz. Bitkisel mağduriyetlerimi kendi dehlizlerime gömdüm, içimden geçirdiğim beni kasvetli yollarına süremem, belki daha kolay olmalı, ter temiz bir gelecek damıtmak için zamandan, senin tercihlerinle benimkileri paralel kılmak, yani mutluluğun adını söylerken kulağına, altını değiştirmek şart, bütün olamayışları hizaya çekip haykırmak lazım aşkın mitosunda kahraman olmak için, sonra başka çağlara yol almalı yani yılmamalı dedin yılmamalı.


Sana en sevdiğim filmlerden, seçki yapıyordum kışla paylaşmaya çalıştığım bir sonbahar gününde.Farkında olmadan seninle konuştuğumuz zamanlardan mutluluklar biriktiğini anladım yavaş yavaş kalbime. Tam da bitti derken, kıyılarımı savuran fırtına dindi derken, tekrar esiyordu rüzgar limanlarımda. O zaman anladım aşkın hiç vazgeçmediğini, rakımı çok yüksek bile olsa kalbimin doruklarına yeniden iliştiğini. Sonra yazmaya başladım ismi yoktu cismi varla yok arası bendeki seni. Hiç duymadığım sesine tınılar düşleyerek hep, yanıma aldım sabaha çıkan geceleri. Sen hala bilmiyordun belki hissetmiştin bir ara ama bilmiyordun hala o geceleri.

Aşk; eksiltili ve tutarsız bir monologdu,
Karşı çıkamadığım, baş edemediğim, nerden çıktığını anlayamadığım bir ihtiyaç gibi, panzehiri bilinmeyen bir illet, hakkını verip veremeyeceğimi, layıkıyla kotarıp kotaramayacağımı bilemediğim, yazanı meçhu, alabildiğine tutarsızl bir monologdu AşK. Nasıl başaracağını bilmiyordum hala, anlatmıyordum çünkü sana o geceleri..

Nasıl başaracağını bilmiyordum,
Üstesinden gelemeyeceğim sandığım kışın ilk günleri, aşkın kardelen kokusu, bir ahtapot ölmüş kaldırımda yatarken, ellerinle gözlerini saklamaya çalıştığın halde, nasıl başardığını anlamadığım, hızlı bir tazelikle yerini aldığın mevsimden daha büyük ve incelikli bir şefkat ile örtenken üzerimi; nasıl başardın, aşkın en taze mevsimi oldun da üzerimdeki bayat ama bayat olduğu kadar ağır bu topraktan kurtarmayı bildin beni.
Mevsimler toprağa sürgün gelirmiş, bir bahar özleminde gecenin parlak yıldızlarına bakıp iç geçiren yeni filizlenmiş gül goncası, aşka düşmüş eski kervanlarla seyahat ediyor. Beni bulabileceğini sandığım için arkamda hep bir ekmek kırıntısı, sana yol göstersin diye bıraktım. Ruhumun en tenha kervan yolu için çizilmiş aşkın göç haritası, eksiltili mevsimlerde bir çok ilişkinin cılız ışığıyla aydınlandı durdu, yinede; doğru kişi, doğru zaman, doğru yer, bu aritmetikte eğreti bir formül olmuştu. Yeni bir bilinmeyene ihtiyacı vardı kuşkusuz, eskimeye başlayan bu ömürde aşk denkleminin. Anlaşılan bu dönemde sınıfta kalacaktı profesör.

Aşk; eksiltili ve tutarsız bir monologdu,
Herkesin farklı yorumladığı, çoğu zaman hiçbir tarafı memnun edemeyen, dekorsuz, figüransız oldukça lirik, yer yer coşkulu bir monologdu AşK.. Her mevsim sahnelenebilen bir "Vahşet Tiyatrosu".....

İlke Söker
Kayıt Tarihi : 26.7.2013 16:51:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Remzi Çınar
    Remzi Çınar

    Değerli şair,

    Biliyor musunuz aslında sizde şairlik cevheri var; lakin şiir hakkında az şey biliyorsunuz zannındayım. Bu kadar uzun mısra (daha doğrusu sizde mısra yok) olmaz. Bu okuyanı yoruyor. Şiir dilin zirvesidir; bu yüzden kelimeleri mümkün olduğu kadar yerli yerinde kullanmak, lüzumsuz kelimeyi asla şiire sokmamak şarttır. Bence siz eskilere bir göz atsanız iyi olur.
    Size daha bir şey söyleyeyim. Şiirin başında 'Ben seninle aynı noktaya bakabilmenin hayalini kurdum' mısraı geçiyor. Bu mısra 'Ben senin beni sevebilme ihtimalini sevdim' mısraı ile aynıdır. Bu tür söyleyiş benzerliklerinden uzak durmanız sizin adınıza iyi olacaktır kanaatindeyim...
    Sevgi ve selam ile....

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

İlke Söker