her sabah
bir şiir bırakırsın başucuma
akşamdan kalma bir hayâl gibi
dikilirsin karşıma
daha günaydın demeden sana
Hayatta ben en çok babamı sevdim
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Devamını Oku
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Radyo Güllük Şiir Gülleri Kuşağında severek dostlarımla paylaştım.Kutlarım efendim.selam ve sevgilerimle.
Öl de öleyim bu şiirini bana ver.
karakızım.
bu gece senin şiirlerini okuma gecem Tülay.. hepsi çok güzel.
sevgimle
mine özdemirtaş
Ben denizi severim,denizden uzak,
Martı sesleri insanı nerelere alıp götürür bilmiyorum ama ben yaz günlerinde çayırın üzerine sırt üstü uzanıp yıldızları çok seyretmişim çocukluğumda,beni nerelere götürdüklerini anımsıyorum bir ah çekerek! .Kutluyorum güzel bir şiirdi...
Gecelerin,şiirlerin ve sen...,
Ne kadar da sizsiniz bir bilsen.
...
Yüreğine sağlık.
Elbet güzel bir şiir..Akışı yakalanmış,akışa ruhun şırıltı sesi ilave edilmiş,anlamın ince teğelleri atılmış dizeler arasına ve devrin geçerli şairane kelimeleri ihmal edilmemiş..
Az önce yazdığım cümlemde geçen en son yan cümleciği açımlamak istiyorum..
Divan edebiyatının vazgeçilmez imgeleri vardı..Gül ve bülbül, saki, perçem,kakül,kadeh,piyale v.b
Garip akımı da kendisine bir terminoloji oluşturmuştu.
Geniş kitlelere maloldukça biraz arabeske kaçan ama özünü garip akımından alan şiirimizin bu yol ayırdımını popüler şu iki şiirde gözlemliyebiriz diye düşünüyorum..AH ULAN RIZA ve KARAGÜMRÜK YANIYOR.. İkincisi film bile oldu malumunuz veçhile
Bütün bunları şunun için yazıyorum..
Çağdaş ve belli düzeyde kentsoylu kültürün çerçevesini belirlediği şiirlerde divan edebiyatının vazgeçilmezlerini andıran üç öge görüyorum.(başkaları da vardır elbet ama benim aklıma gelen şu anda bu üçü)
Renklerden mavi,kuşlardan martı , kent destanı için ise kız kulesi..
Son dönem ünlü hangi şairimizi alırsanız alın illa ki bu simgelere başvurduklarını görürsünüz.
Bence çok önemli tahlil gerektiren kelimeler bunlar dönemin sosyolojik ruhunun kavranılmasında..
İstanbulda yaşadığım yedi yıl içinde belki haftalar süren koşturmalar sonrasında şunu dediğim olurdu.
Ufku görememek..Bitişik nizam evler arasından başınızı havaya kaldıracaksınız -aslında zordur-ve ince uzun bir yol şeklinde sokakla şekillenmiş mavi gökyüzünü bulacaksınız.
İstanbullu için mavi kenttte sıkışmış insan ruhunun sonsuzluk ihtiyacına cevap.. Martılar ise bu sonsuzluğun müziği..Kız kulesi ise yer mavi ,gök mavi içine kurulmuş sonsuzluğun şatosu gibi..
Şiirin iki kelimesinin açtığı çağrışımlarla yorum hakkımı fazlasıyla kullandığımı düşünüyorum..
Oysa kelimeleri oya gibi işlenmiş bu şiirde insanı tedailere fırlatacak ne kadar çok yay var aslında
oysa ben ay yıldızlı geceyi severim
''Ay yıldızlı'' tırnak için alındığında örneğin
Tebrikler ve saygılar efendim
yabancılaşmak belki bir uçağın sırtında
yine güzel
tebrikler...
çok hoşsun tülay..elemanı uçaklayıp fırlatmak işe yaradı mı peki:)))
Harika , hele martı varsa hele maviye bürünmüşse şiir ve gecenin karanlığında gözkırpan yıldızlar donatmışsa sevdalı yüreği
Kutlarım
Sevgimle
o yabancılardan çekmeyen bir allah kulu yoktur sanırım
tebrikler...
Bu şiir ile ilgili 15 tane yorum bulunmakta