Öyle bir gidiş gittin ki benden
seni bulmaya bin ömrüm olsa yetmez
Yetmez ama,
Aramaz bir başkasını da
Çünkü;
Yüreğim yüreğimi,senden başkasına yar etmez..
’Serçeler ağlarsa ölürmüş ’
..............
Biliyorum
Gelmeyeceksin...
Bu gece ilk kez ağladım
Siyaha aldanmış acılara
Düne ait sancılara
O an dövmek geldi seni içimden
Belki de çok fazla sevdiğimden
ben sende kuşları sevdim
perdesiz gecelerin penceresine konan
hiç gelmeyen akşamların sefasında
unuttum gündüzleri
hüznün karanlığını sardıkça kirpiklerim
hayal meyal bir rüyada olman ihtimaliyle
Ben aşkı gözlerinde tanıdım
Gözlerin ki, can yangınıma ırmak
Ve şimdi zaman
Bir değil, bin yıl kadar gözlerinden ırak
Çocukluğuma...
Hep azlığın içindeki çokluğu görmeyi sevdim.
Yoktu öyle süslü püslü göz alıcı bebeklerim.En güzel oyuncağım taşlardı.
Ayak taşı, beştaş...Belki de o yüzden kalbim hiç taşlaşmadı.
Evcilik oynardım. Çamurdandı tencerelerim tavalarım. Bir heykeltraş edasıyla onları yapar güneşte kuruturdum. Sonra kavak ağacının yapraklarından sarma sarar içlerini doldururdum. Ellerim çatlardı ve eve gittiğimde annem yine mi çamurla oynadın der beni yıkar temizler ellerimi kremlerdi.O mutluluk her şeye değerdi.O zamanlar büyüklerimiz biz oynarken başımızda beklemezlerdi.Çünkü sokaklar güvenliydi.
Gözleri soğuk bir perşembe öğlesi
Düşmedi kirpiğime yağmurun böylesi
Arşınladım yolları içimdeki sesle
Kalbim yalın ayak,adımlarım aheste...
Ruhumda göç,gövdemde yıkım
Sevdim;
Adamakıllı sevdim.
Yüreğimin üzerinden ırmaklar geçercesine,
Su gibi bir aşkı gözlerinden içercesine,
İçimdeki yangına gömlekler biçercesine.
Söze gerek yoktu,
Biliyorum senin de aklından çıkmayacak anılar
Gitmeyecek içinden bana ait ne varsa
Ve ne varsa gelecek ardın sıra bir bir
Sen de özleyeceksin benim gibi
Sen de ağlayacaksın gecenin bir yerinde
Dalıp dalıp gideceksin uzaklara
Yüreğim kanadı kırık bir serçe
Hasretine konmuş
Eğilmiş dalım
Sensizliğim kopmuş
Büküldüğü yerden...
Buz tutmuş ruhumun elleri
Ayaza kesmiş bedenim
Aklımın gel/gitlerinde
Ben yine yüreğime firarım...
Tenimde zemheri üşümeleri
Soluk soluğa kalmış dermanım
Nefesimden düşen sonbahar sarısı
Ellerimde yanan düşlerimin
Kirpikleri ıslak
İçimde kırık bir ağrı
Hüzün karası...
Yüreğimin secdesinde okunur
Beş vakit vuslat
Sızlar içim yarası
Nerdesin...
Gölgesini kaybetmiş ruhum
Sensizliğin zeval vakitlerinde
Tepeden bakıyor günüme ayrılık
Tenimin kuytularında hıçkırıklarım
Dayanmış sırtıma yokluğunun huzmesi
Süzülüp sen oluyor çaresizliğime
Sensizliğe inat
Dokunamasam da aşkına
Bendesin...
Vedalar mühürlenmiş dilimde
Kilit vurulmuş yürek sesime
Sicilime düşmüş lâl olan yanım
Seni k/anıyor
Çığlık çığlığa
Dilsizliğime perdesin...
Gözlerimde kırılıyor özleminin ayracı
Yokluğun sol yanıma hiç yakışmıyor
Saf tutuyor sabrım
Umutların ârâfında
Bekliyor yâr lütfunu
Tâ derinden bir gün bana
Gel! desin...
10.03.2011




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!