A kara, E ak, I al, U yeşil, O mavi, sesliler
Diyeceğim bir gün gizli doğumlarınızı da
Karanlık koylara, kara sineklere benzer A
O amansız pis kokular üstünde fır dönerler
Kır çiçeği, buhar, çadır beyazlığında E'ler
Kahverengi bir salon, cila ve meyva kokan,
Kurulmuş koca iskemleye tıkınıyordum,
Bir Belçika yemeği, buyursun canı çeken,
Yeter ki karnım doysun, aldırmayıp yiyordum,
Rahattım - oh ne güzel çalar saatin sesi-
Karışır kıpkızıl acılarla çocuğun alnı
Daha cıvıl cıvılken düş arıları yüzünde bozbulanık
Yatağına yaklaşır alımlı ablaları
Zarif parmaklarıyla tırnakları gümüşten
Oturturlar çocuğu pencere kıyısına
Bir tavşan durdu da yoncalarla kıpır kıpır çıngırak
çiçekleri arasında, örümcek ağları içinde doğru dua etti gökkuşağına.
Kayıplara mı karışacaktı! o dört başı mamur taşlar,
ya çiçekler tam açmışken hem de!
Çöp içinde yüzen ana cadde boyunca kerevetler
dizildi. Minyatürlerdeki gibi yukarılara asılmış bir
Irmağın çavlanları, çavlanların yamacında titreşim,
Bodoslama girdap,
Çavlanın ivedi gücü,
Akıntının o kısa baş döndüren tutkusu
Götürüyor görülmedik, duyulmadık ışıklarla
Ve kimyasal yenilikle
esiyor balosuna iskeletlerin poyraz
darağacı inliyor demirden bir org gibi
koşuyor ormanlardan aç kurtlar avaz avaz
gökyüzü andırıyor kızıl bir cehennemi
bu güzelim akşamı artık kutlamak gerek
Yemyeşil bir çukur,burda bir ırmak çağlar
Gümüş paçavraları atlara çılgınca takan
Burda güneş mağrur dağın tepesinden parlar
Küçük bir vadi ki bu,köpürür ışıklardan
genç bir asker uyuyor,başı çıplak,ağzı açık,
Sarıldım yaz şafağına.
Hiçbir şey kımıldamıyordu daha alnacında sarayların. Ölüydü su.
Orman yolundan ayrılmıyordu alacakaranlığı konak yerleri.
Yürüdüm, diri ve ılık solukları uyandırıp; ve baktı değerli taşlar, ve gürültüsüzce havalandı kanatlar.
Yeterince görüldü. Bütün kılıklara girdi gizli görüntü.
Yeterince oldu. Kentin uğultuları, akşamleyin ve güneşte, ve her
zaman.
Yeterince yaşandı. Yaşamın durakları. - Ey uğultular ve Gizli
Görüntüler!
Yola çıkış, yeni sevgi ve yeni görüntüler içinde.
Çığırtkan Kızılderililer çarmıha germiş,
Çakmış kanlı direklere yedekçilerimi,
Kendimi özgür ırmaklara kapıp koyvermiş
Gidiyorum sular alıp götürüyor beni.
Ne İngiliz pamuğu, ne de Felemenk unu
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!