Çok cümlelerim var içimde esareti yaşatmak zorunda kaldığım...
Misal:
Sıcak bir gecenin kalbinden yazıyorum,
Buz gibi nefesine ihtiyacım var!
Neden yoksun?
Hem nasıl sevileceğini öğrettin,
Hem de nasıl gidileceğini öğrettin...
Sana tek duamdır;
Allah tuttuğunu sevap eylesin...
İstinye'ye dostlarınla beraber bi cafeye eğlenmeye gitmişken,
Gittikçe şiddeti artan bi Eylül yağmuru yağmaya başlar...
Hemen toparlanıp, açılan şemsiyelerin altına kaçışmaya başlar insanlar...
Oysa anlamazlar.
Yağmur, insanı sadece ıslatmaz...
Aşığın dönüp dolaşacağı yer
Yine yalnızlık dükkanı! ...
Sen gittin, bütün saatler 8:20'de durdu...
Zamanın suratı asıktı, akrep ağlıyordu...
Öyle ya, zaman seninle akmayı seviyordu,
Bu yüzdendi yelkovanın protestosu...
A benim kalbi mavilim.
Yazdığın son mektubu iç çekerek,
Birazda gözlerim nemlenerek okudum...
Kalem tutan kırmızı ojeli parmaklarını kırılır korkusuyla naifçe tutup,
Ellerini doya doya içime çekerek öpmeyi o kadar çok isterdim ki,
Gidiyorsun demek...
Yolun açık olsun.
Sağa sola bakmadan git,
Zira ayakların birine takılır
Kimliğini unutursun...
Ne kadar kavuştuysak en o kadar ayrıldık sevdiklerimizden.
Ağaçlarda yetişen Zeytindik, kopardılar dalımızdan.
Toprakta yetişen çilektik, ayrı düştük dostlarımızdan.
Kol düğmeleriydik bir kutuda birleşmeyi bekleyen…
Olmadı.
Manşetlerden kurtulup o kutuda bile kavuşamazdık.
Daha ne kadar büyüyebiliriz ki?
Ucunu bucağını bulan n'olur söylesin!
Bir sonu olmalı artık büyümenin.
İnanmazdım büyüdükçe dertler de büyür diyenlere....
Oysa kırılan oyuncaklarımıza üzülürdük, kaybolan bilyelerimize...
Düşünce kanayan dizimizin acısına ağlardık,
Her gece başımı yastığa koyduğumda
Gözlerimle odamın tavanı arasına giriyorsun.
O an seni hayal ettiğim gibi
Gündelik hayatında da içten gülebiliyor musun?
Her gece yorgana sarılmaktan usandım.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!