Düşünceler hep yalnız, yalnızlıklarsa bayat,
Sessizlikler silahsız, ölüme mahkum hayat.
Kör olası matemler! Bana mı garazınız?
Sevgiler yokluk çukurunda, sanki nefrete inat!
Ben miyim felaketin acımasız tellalı?
Aşk dağının zirvesine kara bulutlar çökmüş,
Bulutlar ayrılık yüklü, hüzün yağmuru dökmüş,
Sevdaları sel almış, aşklar nefrete dönmüş,
Ufuklar kararıyor, aydınlık mümkün değil,
Giden geri gelmiyor, kavuşmak elde değil.
Sevdalar isyanlarda, gönüller asi değil.
Bir toplumun içinde yapayalnızdım,
Bir duygu karmaşası içinde.
Sevgi mi, nefret mi, yalan bir sevda mı?
Bütün bunların hesabındaydım.
Seni kaybetmenin endişesinde
Boğuşurken seni bulmak istedim,
AĞLAMA ANNE!
Başımdan kan mı akıyor anne?
Beni neden vurdular ki?
Başımdaki yaraya ağlama anne,
Beni yüreğimden vuramazlar ki.
Güvercinler istifa etti
Martılar posta memuru
Dağlar artık pes etti
Denizler aşkın hamuru.
Kara trenler yok artık
Dokuz Nisan sabahı
Saat sabahın dördü,
Yolların yok günahı,
Dönüşüm uzun sürdü.
Bu sabah üstüme kar yağıyor,
Simsiyah düşüyor kar taneleri.
Bunalımlar benden huzur sağıyor,
Fırtınalar başıma yıkıyor haneleri.
Korkuyorum;
Üstümü örten kara örtüler,
Beni boşluğa atıyor.
Döndüğüm boşlukların bağrında
Kaybolmaktan korkuyorum.
Yalnızlığın derinliğinde,
Hasretinle savruldum sabah rüzgarlarına,
Akşam oldu, ateşim sönmüyor anne!
Ağaçlar parmaklık, açık zindanlarıma,
Yollarımız çok zalim, kavuşturmuyor anne!
Mühürlenmiş gözlerim, akıtmıyor yaşını,
ISLAK SEVDAM
Dağlara mercan düştü,
Gölgesi yollarımda.
Sevdam deryaya düştü,
Islak ve kollarımda…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!