Tahtadan köprüler kurduk,
Paslanmış sinelerimize,
Fırtınalarda kudurduk,
Kemer attık gönüllerimize.
Gökyüzüne uzattık,
“Hayata tutunmak gerek”, iyi de neresinden?
Aşk yağmuru sızıyor gönül penceresinden.
Kokuyor fesleğenler, dokununca bir anda,
Saat sabahın beş’i, yolculuk var zamanda.
Bir sevda bulutu kapladı üzerimi,
Senin aşkındı yakan taşlaşmış yüreğimi,
Kör olsa da aldırmam, seni görmeyen gözlerimi,
Ya Rasulallah, sana vuslat ne zaman bilmiyorum.
Aşklar tomurcuklanmış, sevdanın baharında,
Tohumlar çiçek açmış, boynu bükük, bağrında.
Şarkılar hüzün söyler, ayrılıklar uğrunda,
Duygular duman olmuş, türküler seni söyler.
İçimizdeki aşklar Nemrud’a ateş oldu,
İnsana dert yüklenmiş, dertler çareye muhtaç,
Dertten kimse ölmemiş, her derde var bir ilaç.
Çaresizlik çare ister, çareler de biçare,
Bir tebessüm insanın derdine merhem olur.
Denizlerden aldım ilhamı şiirlerime,
O masmavi rengini vermiş gözlerine.
İksir oldu sevdamıza engin dalgalar,
Dalga dalga vurdun parçalanmış yüreğime.
Böyle mi olmalıydı seninle olan aşkımız?
Yürüdüğüm sokaklar üstüme geliyor,
Kaldırımlar şaha kalkmış,
Yalnızlıklar geçit vermiyor anne!
Siyah yanar yolumdaki sokak lambaları,
Karanlığa boğar yalnız kaldığım sokakları,
Anladım ki; sensiz hayat yaşanmıyor anne!
Prangalar vuruldu yüreğime,
Zincirlendi düşüncelerim.
Kilitlendi üstüme sevda yüklü kapılar,
Yasak aşklara kapatıldı yüreğim.
Kırdım prangaları, parçaladım zincirleri,
Bizi ayakta tutan sevgiymiiş meğer,
En ücra köşede bir katre kalmış.
Hayat; AŞK varsa çekilmeye değer,
Sevgisiz hayat yalnızca masalmış.
Nefret dal-budak salmış aşkın üstüne,
Sen gittiğinden beri duvarlar ağlıyor,
Hüznünle sararmış gözyaşları.
Sensizlikten içimiz bunalıyor,
Bir ben kaldım odamda, bir duvarlar sensiz,
Gözyaşlarımız içimize bulanık akıyor,
Sen gittiğinden beri sensizlik ağlıyor.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!