Kalabalıkla beslenen, gürültüyle yoğrulan, mutlu, mutsuz kimi gülen yüzleriyle, kimi hüzünlü bakışlarıyla oradan oraya yürüyen, koşuşturan çeşit, çeşit insanların geniş kaldırımların çiğnediği, koskoca caddelerin arasında sıkışmış ve bir bilseniz ne yaşanmışlıklara şahit olmuş yorgun bir ara sokağım ben…
İlk ben duyarım sabahın erkenin de derinden gelen ayak seslerini. Anlaşılmaz bir telaşla başka, başka yönlere koşuşturur insanlar üzerimde, Uğultuları karışır yeni başlayan güne.
Çeşit, çeşit yüzler görürüm kimi çileli, kimi kederli, kimi gülen, kimi de asık yüzler görürüm hayata asılmaya çalışan…
Bazen gelir geçer insanlar üzerimden beni çiğneyerek.
Kimine göre gelip geçilen, kimine göre de çıkmaz bir sokak. Ama asla yalnız kalmayan, mutlu ya da mutsuz birçok dosta sahip bir sokağım ben.
Yorgunum, bahar geldi, silah kullanmayı öğrenmeliyim bu yaz
Kitaplar birikiyor, saçlarım uzuyor, her yerde gümbür gümbür bir telâş
Gencim daha, dünyayı görmek istiyorum, öpüşmek ne güzel,
düşünmek ne güzel, bir gün mutlaka yeneceğiz!
Bir gün mutlaka yeneceğiz, ey eski zaman sarrafları! Ey kaz kafalılar! Ey sadrazam!
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta