Annemin Meşhur Mor Şemsiyesi

İnci Germenliler
432

ŞİİR


39

TAKİPÇİ

Annemin Meşhur Mor Şemsiyesi

ANILAR…ANILAR…(8)
BURSA’DA YAŞANMIŞTIR
ANNEMİN MEŞHUR MOR ŞEMSİYESİ
Biz aynı ailenin farklı renklerde açan, beş güzel kızlarıydık. Genç kızken beşimiz birden dışarıya çıktığımızda herkes “Beşibiryerdeler geliyor” diye birbirlerine gösterirlerdi. Annem, babam Mudanya’nın yerli ailelerindendi ve Mudanya’da yaşıyorduk. Ben (2 numara) ve kardeşim (3numara) Orta Okulu bitirince o yıllarda Mudanya’da lise olmadığından, ( 1966- 1967) ders yılında, bir yıl Bursa Kız Lisesi’nde paralı, yatılı okumak durumunda kalmıştık. Ablam küçük yaşta evlenip Ankara’ya gelin gitmişti. Babam bir nakliye şirketinin yöneticisiydi. Haftanın dört günü İstanbul’daki işleri takip eder, İstanbul’daki evimizde kalırdı. Hafta sonu iki gün Bursa’daki büroda çalışırdı. Pazartesi İst gider, Cuma günü dönerdi. Kardeşim ve ben de Pazartesi babamla Bursa’ya okula gider, Cumartesi günü Mudanya’ya dönerdik. Ancak hafta sonları hepimiz bir araya gelebiliyorduk. Biz yatılı okula gidince annem, iki küçük kız kardeşimle yalnız kalmış ve çok mutsuz olmuştu. Hepimizden ayrı kaldığından bizi çok özlüyordu. Babamın ve bizim devamlı gidip gelmemizden, annem çok rahatsız oluyor, ailenin bir arada olmasını arzu ediyordu. Her hafta babam ve biz giderken ağlıyor," Benim Mudanya'da yalnız ne işim var?" diyordu. Bu durum babamı ve bizi de çok üzüyordu. Sonunda babam Bursa’ya taşınmaya karar verdi. Bursa Kız Lisesi’ne ve babamın iş yerine yakın olduğu için Heykel’ de kiralık ev tutup taşındık. Henüz taşınıp yerleşmemiz bir hafta olmuştu. Babamı pazartesi sabahları, anlaştığı bir taksi saat beşte alır, Yalova’ya 5:45 ekspres vapuruna yetiştirirdi. Yine o sabah, babam İstanbul’a giderken anneme (ev kirası, mobilya taksitleri ve bizim harçlıklarımız, kitap paralarımız ve bir haftalık masraf parası) olmak üzere bir tomar para bırakıyor. Babamı geçirmek için erkenden uyanan annem, babam gidince tomar halindeki paraları portmantoda asılı duran, yarı açık vaziyetteki şemsiyenin içine atıyor ve tekrar yatıyor. Annemin mor renkli çok güzel, uzun saplı bir şemsiyesi vardı. Sedef sapı çok güzel ve zarifti. Yağmur yağsa bile kırılır diye kimseye vermezdi. Liseye giden kardeşim ve ben öğlenciydik. Kız Lisesi’nin Orta kısmına başlayan dört numara kardeşim sabahçıydı. İlk Okula giden en küçük kardeşim de öğlenciydi ve ana caddede oturduğumuz için çocuk kaybolmasın diye onu annem okula götürürdü. O sabah biz mışıl mışıl uyurken annemin çığlıklarıyla uyandık: “Çabuk kalkın çocuklar eve hırsız girmiş, şemsiyeyi çalmış” diye hem ağlıyor hem bağırıyordu: “Anne hırsız kadın şemsiyesini ne yapsın? ”diye sakinleştirmeye çalıştık. “ Ben babanızın bıraktığı bütün paraları şemsiyenin içine koymuştum. Şimdi ne yaparız kimseyi tanımıyoruz? Çabuk bulun o şemsiyeyi” diye çaresizce evi dolaşıyor ve ağlıyordu. Kardeşimle ben şaşırıp kalmıştık. Annem çok haklıydı, ilk defa yabancı bir şehirdeydik ve parasız kalmıştık. Bursa’ya taşınalı bir hafta olmuş, henüz telefonumuz nakil olmamıştı, kimseyi tanımıyorduk. Cep telefonlarının henüz C si, kredi kartlarının K sı bile dünyada yoktu. O kadar parayı nereden buluruz diye çok korktuk ve üzüldük. Kardeşim camdan dışarıya baktı: “ Yağmur yağıyor, sakın Z. kardeşim okula giderken almış olmasın şemsiyeyi? ”deyince annem: “Koş kızım hemen okula git, çabuk bulun paraları” deyince benim küçüğüm hemen giyinip gitti. Annem ağlayarak: “ Ya çocuk şemsiyeyi açtıysa, paraların düştüğünü görmediyse ne yaparız?” diye hala söyleniyordu. Annemin çaresiz halinden çok etkilenmiş, şaşkına dönmüştüm. Şemsiyeyi kardeşimin aldığından şüpheliydim çünkü annemin müsaade etmeyeceğini bilirdi. O anda babamın Bursa’daki bürosuna gidip muhasebeden para alabileceğimiz hiç aklıma gelmedi. Kız kardeşim koşa koşa okula gidince müdüre hanımdan izin alıp kardeşimin sınıfını bulmuş. Derste olan kardeşimi dışarıya çağırmış: “Sen okula giderken şemsiyeyi aldın mı?” “Evet aldım, ne oldu?” diye sorunca durumu ona da anlatıyor. “Niye anneme söylemeden aldın, şemsiye nerede?” “İşte şurada koridordaki askılara astım” diye işaret edince hemen şemsiyenin bulunduğu yere gidiyorlar. Askılarda yüzlerce ceket, pardesü ve onca şemsiye içinde renginden dolayı bizimkini anında buluyorlar. Şemsiye yarı açık vaziyette asılı duruyor. Bir müddet içine bakmaya korkuyorlar ve kardeşim paraların yerinde durduğunu görünce hemen alıyor: “Sen gelirken şemsiyeyi açmadın mı?” “ Ben gelirken yağmur çiseliyordu, onun için açmadım” deyince kardeşim yine koşturarak nefes nefese eve geldi. Paraları annemin kucağına koydu: "Şemsiyeni de paralarını da al, iyi sakla bizi de bir daha böyle üzme anne" dedi ve ağlamaya başladı. Ben de iyice gerilmiştim ve kendimi tutamadım. Sabah sabah bizi böyle korkuttuğu için annemize çok darılmıştık. Annem bizim gönlümüzü almaya çalışıyordu: “Bak gördünüz mü kızım, helal parayı Allah nasıl korudu. Babanız gece gündüz çalışıyor sizin için. Ben sizin için doğup büyüdüğüm memleketimden ayrıldım” diyerek kendini savunmaya çalışıyordu. Daha sonra annem bize sofra hazırladı, yemek yemeden okula gittik. Neşemiz kaçmış, yemek yiyecek halimiz kalmamıştı. Hafta sonu babam geldiğinde olanları anlattık, babamın çok hoşuna gitti ve gülmeye başladı: “Hanım para için bu kadar üzülmeye değer mi? Canımız sağ olsun. Bir daha böyle acil bir durum olursa muhasebeye gidin, onlar hallederler kızım” dedi. Bu olay yıllarca evimizde güzel bir konu oldu. Annem de babam da uzun yıllar önce rahmetli oldular, ne baba evi kaldı ne anne evimiz. Anımsadıkça hala o sabah ki telaşlı halimize güleriz.

İnci Germenliler
Kayıt Tarihi : 21.9.2020 15:15:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

İnci Germenliler