Ah annem,
Biliyorum,
Bu mektubum da sana ulaşmayacak
Ama sen yüreğimi okuyacaksın
Ve bütün anneler gibi
Yavruna teselli olacaksın.
Bir bilsen,
Kalbime sanki bir top mermi atıldı
İçim avuç avuç kan ağlıyor
Acılar içinde kıvranıyorum
Ama gözümden tek bir damla yaş akmıyor
Avazım çıktığı kadar bağırmak istiyorum
Ama tek kelimeyle ağzımı bıçak açmıyor.
Sahi,
Sen hiç böyle oldun mu? !
Kalbin dondu mu anne? !
Bu savaşların vahşeti, ne zaman bitecek!
En masum kurbanları, kim geri getirecek!
Muhammed (SAV) ümmeti, ne zaman birleşecek!
Bu günahların vebalini, kim ödeyecek!
Sahi,
Bu sorulara kim cevap verecek? !
Suçlu aramaktan yoruldum anne!
Umudum yeşermiyor artık biçare gönlümde
Zulmün soğuk sesi çınlıyor kulaklarımda
Ben dünyada yaşarken bin defa ölüyorum
Ne olur Mevlam, al beni ahiret yurduna!
Kayıt Tarihi : 15.12.2016 00:36:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
14 Aralık 2016, Kırcaali
Diletiyorlar işte...
Ve öyle bir diliyorsun ki... O an bir çığlık atsan, sanki dünya yıkılacak... Ağlasan, tüm dünyayı gözyaşlarının tuzuna basacaksın sanki...
Düşündün... Kaç kere gelir ki insanlar bu kadar uca... Benim cevabım öyle çok ki...
Hani diyorlar ya, “ölenle ölünmez”...
Bunu diyenler, eminim ki ya sevmenin ya da acının ne demek olduğunu bilmiyorlar...
Ölüyorsun abi, ölüyorsun işte...
Bazen, yüreğin senden önce kucaklıyor ölümü...
Bazen, kör bir kurşun...
Bazen de dualarla gidenlerle...
Ve onlardan önce ölüyorsun işte...
Benim annem, şükürler olsun Rabbime ki hayatta ama... Hiçbir mektubuma cevap vermiş değil daha... Hiçbir ölümüm sonrası, gözümü açtığımda gördüğüm annem değildi benim... Belki de o haklı...
Ömrüm boyunca hep merak etmeme rağmen, bunun sebebini anneme ilk kez 20 Mart’ta sorabildim... Hatta yalvardım “n’olursun bu kez bari benimle gel” diye ama yine kalmayı tercih etti...
Sevmiyor mu beni... Biliyorum, hem de çok seviyor ama hep uzaktan... Hep mesafeli...
Ve uzun uzun yüzüme bakıp;
“-Ben sana hiçbir şey öğretemedim mi?” dedi ve benim konuşmama izin vermeden...
“-Eğer ben, sen her düştüğünde, tutup kaldırsaydım sana nasıl öğretirdim yürümeyi? Sen nasıl öğrenirdin düştüğünde ne kadar canın yansa da kendin kalkman gerektiğini. Seni önce Allah’a, sonra da abine emanet ediyorum. Nasıl dönersen dön, tüm haklarımı helaldir, yolun açık olsun kızım”
Hayat ne garip değil mi? Bazıları hayattayken bile özlüyorlar...
Ama şu an... Şiirinizi okuyunca daha çok anlıyorum gücünü, şimdi daha çok hak veriyorum anneme...
İnanın, bizlerin bu yaşadıklarını, yüzümde buruk bir tebessümle okuyup çok sevdiğim “o sizin anne modeliniz” bile saramaz... İnanın silemezler bu yaşanan acıların izlerini...
Rabbimden sonsuz Rahmet diliyorum sevgili annenize... Kabri nur, imanı gür, mekanı cennet olsun inşallah... Size de sonsuz sabırlar...
Elinize, dilinize, yüreğinize sağlık...
Sevgilerimle...
Şu an için benim aklıma gelen tek makul cevap ise:'Ahirzaman Ümmetiyiz!'
.
Yüreğinize ellerinize sağlık.
Saygılarımızla...
Vesselam
Ve bir insan kaç defa tadar ölümü?
O nedenle teselli verene gitmeli.. Anneye.. Nerede ise, oraya..
İçli şiirinizi ve sizi kutlarım Resmiye Hanım.
Kaç yaşında olursa olsun bir çocuğun gönlü daraldığında gidip başını annesinin dizlerine yaslama isteği duyuyor, cevapsız kalıyor sorular dileğimiz biran önce durması huzura ermesi dünyanın, anlamlı ve güzel şiirinizi canı gönülden kutlarım sevgiler...
TÜM YORUMLAR (6)