Annem Diyen Karanfiller (Babalar Günü İç ...

Naime Erlaçin
955

ŞİİR


43

TAKİPÇİ

Annem Diyen Karanfiller (Babalar Günü İçin Düz Yazı)

Bir şiirinde babasını ne çok sevdiğini anlatıyor Can Yücel. Eve gelince, hemen gidermiş.
“Çağın en güzel gözlü maarif müfettişi”nin aceleymiş işi. Öyle diyor…

tıpkı seninkiler gibi
ateştenmiş gözleri
ve yine
seninkiler gibiymiş geliş ve gidişleri…

Onca telaş arasındaki buluşmalarımızı anımsıyorum baba. Ne çok ayrıntı fışkırıyor belleğimden… Çakallardan ürktüğüm gece göğsüne sokulmalarımı, bağbozumlarında birlikte çiğnediğimiz üzümleri, pestil kurutmak için toprağa gerdiğimiz sakız gibi çarşafları... Ayaklarımızı nasıl yıkar, nasıl da kırklardık… Bağ yıllarımızdan yansıyan akrebin zehrine, “koca incir”in altındaki yılanın tıslamasına ve hercai salkımlarla donanmış asmalara doğru bir gezintiye çıkıyoruz sıkça. Dut silkeliyoruz baba. Yayladaki pınara salıyoruz karpuzları. Böyle anlarda o denli gençleşiyorsun ki; bazen bir delikanlı, bazen bir çocuğa dönüşüveriyorsun.

Hayat kavgasında ertelenmiş yılları boşluğa savuruşumuzu düşünüyorum bir de. Ne çok çalıştın sen. Seksen sekiz yılın, dolu dolu yetmiş yedi yılı… Gecenin kör saatlerinde ağabeyinin elinden tutarak, Taşköprü üzerinden Karşıyaka'ya çalışmaya giden çocuğun yürek depreştiren korkularıyla bütünleşiyorum birden. Ta ki, ellerinin sadık yoldaşı bağlamanın iniltileriyle 'ham meyve' yi kopartıncaya dek dalından... Öfkeni, hiddetini, bin voltluk duygusallığınla yazdığın şiirleri; sana dair her şeyi anlıyorum şimdi. Sararmış bir eylül yaprağı gibi hayatın merdivenlerinden kayarak inişini anımsıyorum sonra… İşte böyle baba… Keder bastığında bunları düşünüyorum.

Biliyor musun, ayrılıklardan korkmamayı; örselenip devrildikçe ayağa kalkmayı; küllerimden bir kez daha doğrulmayı senden öğrendim ben. İnsanın değerini bilmeyi, az rastlanan “erdem”e sıkıca sarılmayı; benim olan her şeyi özenle korurken, kıskançlıktan uzak durmayı… Neleri sahiplenebilirdim; nelere dokunmamalıydım, sayende bildim.

Şimdi nasıl ödenir bu borç? Hep “ana hakkı” diyoruz ya bence haksızlık ediyoruz babalarımıza.

Bilirsin, hala doğmaya çabalayan bir ruhum var. Oysa bir eylül ikindisi ölümle tanıştık biz. Sen mi bana geldin, ben mi sana gittim bilmiyorum ama sanki toprağa eşzamanlı olarak uzandık. Ve bugün, karşıdaki yamaçlara vuran baharın rengini birlikte seyrediyoruz yattığın tepeden. Sabah yelleri kimi gün muson yağmurları getiriyor gözbebeklerime, kimi gün meşin bir kamçıya dönüşüyor bedenimde. Her mevsim anılar ekip biçerek seni özlemeyi sürdürüyorum... “Bu yaz Fransız edebiyatındayız” diyen sesin çınlıyor sabahın er vakitlerinde. Zola’dan steplere iniyoruz birden. Bazen bir Çehov hikâyesi oluyor geçmişimiz veya ertesi yaz Gulag Takımadaları’na doğru çileli bir yolculuğa çıkıyoruz. Neşeli-umutlu-umutsuz günlerimiz bir fotoğraf albümünün soluk sayfaları gibi dökülüyor kucağıma. Anneler Günü’nde “annem-annem” diyerek getirdiğin çiçekleri hatırlıyorum sonra. Ebruli karanfiller saçılıyor zihnimin eteklerine… Hayatı ve kaçınılmaz sonunu düşünüyorum sıkça…

Üzerine ölüm gölgesi düşmüş yatağından, mecalsiz sesinle “Vakit geldi; ben gidiyorum, hazırlan kızım” diye fısıldayışın geliyor aklıma. Ahengini çoktan yitirmiş sözcüklerinde tüm kaygıları aşmış ince bir teslimiyet vardı. Kulaklarım kanıyordu adeta. Çok korktum baba, çünkü doğru söylediğini biliyordum. Ağıtını tırnaklarıyla ruhuna gömen, yetişkin bir kadının bedenine sığınmış çaresiz bir çocuktum o an. Babalar gittiğinde, kızlar eksik kalırmış.

Öğrendim!

Alacakaranlık saatlerimin kıyılarına vuran ateş gözlüm, üzülme sakın! Ben bugün de birlikte yattığımız toprağa bıraktığın tohumlar sayesinde çelimsiz ancak inatçı şıvgalar büyütüyorum. Özüm ve sözümle…

artık biliyorum
geride ne kalırsa kalsın bir babadan
en çok “annem! ” deyişi kalırmış
karanfilleri sevgi ile uzattığı geçmişteki o andan

bütün karanfiller bizimdir bugün
birikmiş borçlarla sulanıyorlar, üzülme sen!

(S’İMGE Dergisi - Mayıs 2006, Sayı 23)

Naime Erlaçin
Kayıt Tarihi : 17.6.2006 22:47:00
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Ayşe Keskin
    Ayşe Keskin

    susmanın diğer adıymış baba!

    Cevap Yaz
  • Melih Coşkun
    Melih Coşkun

    Çok etkileyici gerçekten
    Özellikle bu cümle
    'Babalar gittiğinde, kızlar eksik kalırmış.'
    çok dokundu bana...

    Yürekten tebriklerimi ve sevgilerimi yolluyorum şiirin ana kraliçesine...:))



    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (2)

Naime Erlaçin