Hep sustuklarımız vardı. Konuşmanın suç sayılacağı, hiçbir kalıba sığmayan ölçü tutmaz yaşam diliminde… Aklın estiğini yapmak istediği, düşünceler havuzuna meydan okuyan… İçten içe tükenen bir ömrüm karesine iliştirilmek istenilendi. Sonuçlarının doğuracağı hesaplara kılıflar biçilen. Yaşanılası ve yaşanıldığı ölçüyle tartılan. En çok kendimizden kaçışımızdı istediklerimizi gerçekleştirememiş olmamız. Bu yüzden değil midir? Hep bir yanımızın eksik oluşu ve yüreklerimizin hep olmazlara koşuşu…
Hayatta ben en çok babamı sevdim
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Devamını Oku
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim