İstanbul'da doğdu, büyüdü. Ortaöğrenimini Kuleli Askeri Lisesi'nde (1982) , yükseköğrenimini Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde (1990) tamamladı. İstanbul'da yaşıyor. Kendini şiire vererek; kimsenin elinden tutmadan zirveye doğru düşmenin yolunu yöntemini buldu. Eski Bir Çocuk, Sukuşu, Beni Yanlış Öptüler Aslında, Çamur Şiir ve Herşey: Oda Kırbaç Ayna adlı şiir kitaplarının ardından fanzinler, fotokopi afişler ve demoları incelediği Şeytan Aletleri adlı kitabı yazdı. Bütün kerimlerin hayatını Filler Çapraz Gider adıyla romanlaştırdı. Şubat ...
bir dünya varsa eğer kitapların yazdığı
babamın anlattığı doğruysa yani; öyle bir dünya
sen dışındasın hem de merkezisin bir anlamda
eğri bir biçimsin birlikte yakalandığımız
kendisiyiz hep suçlanan bir sesin
yüzümde metresine dantelli don almış
taşralı tüccar mutluluğu var
yüzümde kırık bir şişeyi andıran
yanık izi var baba beni tahrik et
yaralı bir kuşun yanına göm beni
tek koluyla savaşarak tarihe geçen
yüzüme sevgi dolu
bakarken canımı acıtıyorsun, sokaklar tekin değil
kuytu bir köşe bile bırakmadılar bize
rasgele işlenen cinayette tek ipucu sözlerin
onlar da konuştukça kusmuk gibi dilinde
bu şehir beni anlayamaz, yasaksa yasak
ateş söndü! döndü suları çağıran sesin
geri döndü
masum bir öpüşü, umulmaz düştü, yasaksa yasak
ateş söndü! şiddet boşlukları doldurur
barbarlar geri döndü.
cebime tıktığım kuşlar çok üşüyor
ben de üşüyorum desem kim inanır
bunca yıkıntının altında
bunca kırık cam batmışken ayaklarıma
belki yine seviyordur diye bir papatya kopartıyorum
hepimize yeter bu aşk aralık tut kalbini
üşürsen temmuz tut, kar tanesinin
yumuşacık süzülüşü gibidir sevişmek bu kalabalıkta
her aşk biraz yaklaşmaktır kansız bir cinayete
her aşk taslaktır, tasadır belki de
yalnızca 5'i olan bir saate bakıp bakıp
sular duruldu! bunu dört kez söyledim kendime
yüksek sesle gemiler çarptı kara parçalarına
dört kez söyledim; üçü yalandı
birini de yanlış kullandım cümle içinde
cümle; herkesin bildiği bir delilik anıydı
sürtünmek gibi, cızırtı gibi
biz seninle ikimiz şubat gibiydik
kayadan düşsek ağrımazdı bir yerimiz
küçücük bir taş görsek irkilirdik
öyle sıkılırdık ki birbirimizden içimiz kalkardı
bir şiiri tersten okumak bile anlamlıydı
bütün öğrendiklerimizi yalanlayan
koyu bir sis perdesiydi
tenimi yalayıp duran pürtüklü dili
seri cinayetler işliyorum kimse inanmıyor buna
traş oluyorum örneğin, yüzümü yıkıyorum
ağlar çekiliyor sulardan sular da biziz
bir sokağı yürüyorum ardımda peygamber çiçekleri
kaldırım taşları, unutulmuş bir an, tırnak izleri
ardımda fistolu perdeler, özenle saklanmış tabancam
bir sokağı yürüyorum ağlar çekiliyor sulardan
''yüzüme sevgi dolu bakma/canımı acıtıyorsun/sokaklar tekin değil/kendimize çevirdik tüm serseri mermileri....''
sahte ütopyalarla kendini kandırmak yerine dystopyalarla yüzleşme cesaretinde olanlara seslenen alternatif yaşamın dervişi sevgili altay öktem'e sevgiyle selam olsun...