Alperen Karakartal Şiirleri - Şair Alper ...

Alperen Karakartal

Ağır ağır akmakta zaman, Yaklaşmakta beklenen o an, Oysa daha dün gibi yakın, Seninle buluştuğumuz an. Kalmadı artık bir beklentim, İlaçlarım oldu tesellim, Oysa daha dün gibi yakın, Seninle kavuştuğumuz an. Çiçek süslerdi masamızı, El kıskanırdı neşemizi, Oysa daha dün gibi yakın, Seninle buluştuğumuz an. İlaçlar kapladı yerini, Hatıranla dolu köşemi, Oysa daha dün gibi yakın, Seninle kavuştuğumuz an. (Adana; 31.12.2011) Yalnız Serdengeçti

Devamını Oku
Alperen Karakartal

Seni sevmekten yorgun düşen yüreğim,
Nihayet huzur bulacak.
İstemem gelme; artık tek beklediğim,
Ölüm beni kollarına saracak.
Fazla bir şey değil; senden son dileğim,
Erguvanlar altında bir mezar olacak.

Devamını Oku
Alperen Karakartal

Biz; umutsuzluk denizinin felaketzedeleri, Biz; fırtınalarda sürüklenen kuru yaprak, Biz; sarp yolların takatsiz yolcuları, Biz; feleğin sillesini yemiş kötürümler, Biz; unutulmuşluğun En ücra köşesindeki zavallılar, Biz; ölümsüzlüğün Yaşamaya hakkı olmayan çocukları, Biz; Allahın garip kulları. Ben, yalnızlıklar tekkesinin şeyhi. Sevmek yasaklanmış bana, Sevilmek hayal olmuş maviliklerde. Kader yalnız bırakmış küçükken beni. Kaldırım taşı olmuşum çiğnenen, Sabah akşam demir ökçeyle. Her acıya mahkûm etmişler beni. Cılız bir ot olmuşum, Bir damla suya hasret. Kökten yoksun bırakmış Rabbim beni. Tırnaksız ellerim avuçlamış toprağı, Kazabilecekmişçesine kürek kürek. Yeller savurmuş beni, dolular yaralamış. Yağmurlar sel olmuş, sürüklemiş deryaya. Umutsuzluk denizi sinesine basmış beni. Hırçın dalgalar vurmuş kıyıdan kıyıya Öfkeyle, ama kayalık, ama kumsala. Sarı ve yeşil süslemiş hayallerimi. En uzak sevgilerin ufkunda. Bir sırım ekmek, bir lokma yemek Mutlu etmiş beni, doyurmuş karnımı. Dik tutmuşum başımı, açmamışım ellerimi. Bazen ağlamışım giden sevgiliye. Bazen teselli etmişim kendi kendimi. Bir dostun eksikliğini hissetmişim çok kere. Mahzun olmuş, buruk, küsmüşüm yaşama. Sen; ey dostum, kardeşim, arkadaşım, Yüce bir ağaca benzetirim seni. Dal budak salmışçasına göğe. Sen; çağıl çağlayan pınarsın. Dağlardan kopup gelen çığ misali. Parlak gökyüzünde tükenmez güneşsin. Kışlar bahara döner seni anmayla. Sen; bin bir gece masallarının mutlu prensi, Hint gecelerinin esrarına bürünmüş gözlerin. Sen; gülmeyi tanımışsın dostum. Çevreni sarmış sevenlerin, sevdiklerin. Elinden tutan var, yürü! Düşmezsin. Fakat sen, korkuyorsun dostum. Donuklaşmış bakışların, dehşet bürümüş gözlerini. Karanlıklar mı? Arkadaş seni korkutan. Kaçma, düşün ki; Bir ışık var yolunu aydınlatan. Yarın güneş doğacak dostum. Yalnız senin için esecek mutluluk rüzgârı, Seni de mi ah’ına sardı sarı ve yeşil. Hayal olacağı korkusu mu seni kaygılandıran? Korkma, düşün ki; Uzak bir yoldan gelmekte o. Yarın bahar gelecek arkadaş. Yalnız senin için çiseleyecek yaz yağmuru. Şimdi kara bulutlar sarmış gökyüzünü, Karanlığa gömülmüş parlak yıldızlar. Sarı ve yeşil hayal olacak belki, Karlar yağacak arkadaş beyaz beyaz. Güneşi arayacağız soğukları ısıtan. Belki de kemiklerim toprak altında, Hayallerim özlem olacak yalnızlıklarda. Bir yoktan ibaret kalacak varlığım. Var olmuşluğun boşluğunda dolanacak benliğim. Ve sen arkadaş; Sarı ve yeşilin sardığı dünyanda, Mutluluğun doyumsuzluğuna ereceksin. Senin için var olacak güneş ve yaz. Ak karlar yağacak evrene sonsuza değin. Eskilerden bir hikâye diye bir varmış, bir yokmuş. Beni anlatacaksın, o zavallı bir hiçmiş. Beyaz bulutlar üstünde ruhum mutlu, Rüzgârlar sesimi haykıracak evrene, Kuşlar şarkımı söyleyecek cıvıl cıvıl, Ağaçlar, çiçekler beni anlatacak birbirlerine. Ve arkadaş; Yine buluşacağız iki eski dost, Sadece gerçeklerin dünyasında. Sen; gerçekleşmekten mutlu, Benim için; Bir özlem içimde sarı ve yeşil. Biz; var olmuşluğun köleleri. Biz; sevilmeyi tanımadan sevmeyi öğrenenler. Biz; ezilmişliğin fukara canları. Biz; Allahın garip kulları. Küçük Kasabanın Sürgün Şairi

Devamını Oku
Alperen Karakartal

Ölüm değil aldatılmak zor geliyor bana,
Yüreğimi yakan derdimi sen anlarsın ana,
Nasıl anlatacağım onu da bilmiyorum sana,
Sevdiğim dediğim hançer vurdu sırtıma.

Gözümü korkutamadı onlarca kahpe, kalleş,

Devamını Oku
Alperen Karakartal

Ben akşamları hiç sevmezdim sevgili.
Yalnızlık dolu gurbet akşamlarını.
Anadolu’nun ücra bir köşesinde,
Kimbilir kaçıcı sürgün olduğum,
Avlusunu yıkık duvarların çevrelediği,
Çatısı çökmüş, sıvası dökülmüş

Devamını Oku
Alperen Karakartal

Yirmialtı hain kurşun yedim,
Parçalandı yüreğim, kanıyor anne.
Yirmialtı yerinden kanıyor anne.
Ağlamak istiyorum, ağlayamıyorum.
Göz pınarlarım kurumuş anne.
Yirmialtı yürek yanıyor anne.

Devamını Oku
Alperen Karakartal

Ne çok sevmiştim sizi,
Çocuksu idi belki;
Masumane, tertemiz.
Yalansız, yapmacıksız.

Peki ya, nasıl da siz?

Devamını Oku
Alperen Karakartal

Ben seni çok özledim anne,
Kim bilir kaçıncı mektup bu yazdığım,
Yazıp ta rüzgârla gökyüzüne saldığım.

Ben henüz küçük bir çocuk idim,
Beni vatana emanet ettin anne,

Devamını Oku
Alperen Karakartal

Gizlenip sinsice kara bir taşın ardına,
Kahpece pusu atmışlar yoluna,
Bir mermi değmiş de pak alnına,
Düşmüşsün Kutsal Toprağın bağrına,

Hakkını helal et Şehidim! Helal et hakkını,

Devamını Oku
Alperen Karakartal

Vasiyetimdir kardaşlar,
Ölürsem;
Ne sayfalar dolusu övgüler,
Ne de ağıtlar yakılsın bana.
“Sevdi,
İnandı,

Devamını Oku