neler neler geçti başımızdan
kah güldük kah ağladık
bu hayata yine de bağlandık
artık ecel geldi dayandı kapımıza
gerçekle düş arasında
kaybetmekten
ya da yanlış anlaşılmaktan
neden bu kadar çok korkuyorsun...
şayet yaşanan süreçler
her nasılsa
gün oluyor
içimden bir deniz akıyor
okyanuslara...
ne zaman dalgaları
çarpsa kıyılarıma
hayatıma girdiğinden beri
uyku girmez oldu gözüme
vurgunum yangınım sana
ilacı sensin derdimin
senle yaşayıp
isterdim senle yaşlanmak
şiir tadında hissettirirken kendini
ne çabuk bırakıp gittin beni
böyle mahsun böyle öksüz bırakmak niye
sana tam vuruldum diye düşünürken
işte arayıp da bulamadığım bu tam sensin derken
kaçıp gitmek var mıydı be gülüm
öksüz bir çocuk gibi,
kaçınca yalnızlığın koynuna;
bilmem neden ki,
yıllarca ağladım...
sonunda çöktü yüreğime;
tutuklu kalan sevgililerimin
yasak aşkları
anılarımda sancılı...
hatta ölümcül bazılarının hastalığı...
ayrıldık koptuk birer birer
içim kaynayan sanki bir deniz
ne fırtınalar koptu bir bilseniz
yalnızlığımla yaşadım biçare sensiz
oysa siz
binlerce gemi olup üstümden geçtiniz
zihin ve gönül,
istek ve eylemlerimizle
oynaşır durur
hiç durmaksızın
bir örtüşür
bir çelişir bizimle
Bazen gökte susuzluğa hasret kalan toprağa bulut iken,
gün geldi yağmur olduk tomurcuklarını yeşertip sunsun diye evrene;
tadını, kokusunu ve de rengini..
Bazen yeryüzünün güzelliklerine ırmak olup akarken birden bire okyanus olduk bu evrene...
Bazen de özne ve nesne ikilemine son verip gün ışığı olmak istedik birbirimize; uykuda gördüğümüz rüyayı gerçek sanıp yabancılaşmayalım
ne içimize ne de dışımızı diye...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!