Güneşin doğduğu topraktasın
Şehrin benim isyan sebebim
Sarılmış dört bir yanın
Fikri düz hayatı uzun olanla
Kıymetli vakittesin kendince
Ufkun dağlara dönük
Herşey yolunda sevgilim
Sende öncesi gibi
Eski mevzular bildiğin
Kalbim tekrar küfre aşikar
Senle güzeldi bedenim
Ellerim güneşi bile parçalar
Güneş gibi parla Azizim
Şehirler köpekler uyansın
Karanlığa dönsün salyangozlar
Yüksel Azizim yüksel
İnsan uyansın
Şeytana merhaba
Tanrım
Var yok arası bir muamma
Kulların kendinden öte
Üstünlük sana kadar gelmedi mi?
Verdiğin renk eksiklik sayıldı
İnsanlarının ellerinde kan
Suçlusu ben miyim bu dünyanın
Hoyrat deli geçen zamana ayak mı uyduramadım
Sevmedim mi yeteri kadar
Nefret etmedim mi her biriniz gibi
Halim kalabalık şehir meydanı
İçimde dolaşan gereksiz binler
Çok değil tanrım
Sadece bir kaç saniye önce
Etimin içinde
Ruhumun en keskin
Kanımın kar olduğunu gördüm
Sebebsiz ve şuursuzum
Usulsüz bir tavır
Tutsa güneşi parçalar
Bu nasıl bir kan öfke değil çığlık
Bedeni ağır aynı zamanda canavar
Hangi toprak kabul etmeyen
Hangi zındık önünde duran
Vakti değil daha dur
Henüz bitmeyen sevdalarım
Tutamadığım eller
Çokça naif sözlerim var
Memleket bekler beni bilirmisin
Doğan güneşe kurda kuşa
Tam ortasındayım düşkünlüğün
Vakit ahir
Yaş yolun yarısı
Var bir karanlık üstümde
Oysa güneş avuçlarımın içi
Saf olan geldi hatrıma




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!