Gökyüzü bütçesinde dolgun bir yağmur
Caddeler insan seli
Yarı aydınlık bir akşamüstü
Yarı çıplak suretim.
Tül perde bulutlar.
Gece…
Ecel davulları çalmışsa,
Sinsi bir ölüm durur kapında
Tenhasında gecenin,
Boğazın kenetlenir.
Şahadete dolanır dilin
Nafiledir artık
Adı unutulmuş
yasaklı bir duygu bendeki bu his
Yaklaşıyorum yavaş yavaş
Saçlarına dokunuyorum
Evvel zaman ihanetti
Kalbur tutsak
Masallar kirli bir yalan
Çocukluk sahte bir gülüş
İmansız bir görgü tanığıdır mazi
Kurşun kalemle yazılmış kader
Yak yıldızları bu gece,
bitsin bu içimdeki karanlık.
Bu hüznümü savur rüzgâra
Pas tutmuş gözlerimi,
esir düşmüş yüreğimi kurtar bu zindandan
Bir sigara yakalım,
Aynada baktığım
şu canavar ben miyim
Ben miyim
Kötülüğün kumarında düşeş atan
Yasaklanmış elmayı dişlerine bulamış
aç insan
Ne çok özledim seni
Bahar sabahının üşüten serinliğinde
Yağmur taneleri pencere camından sızarken
Ranzamın yeşil çarşafında bahar kokusu burnumda
Yurtsuz bir sözcüğü
Gecenin rengine bürünür gözlerim
Sarmaşık bir gölge düşer yalnızlığıma
İz kalır bende
Çatlamış mezar taşıma sesli harfler kazınır
Cehennemim içinde yankılanır sesim
Sancılar uyuturum başucumda
Yaşamı, arka pencereden seyrederken,
Düşlerimi yitirdim...
Renkleri matlaşmış rengârenk uçurtmalarımın
Çocukluğumun buruk sevdası,
Bir bir toplarken bilyelerimi...
İnsanlar ateşi bulup kutsallaştıracağına...
Kendi bedenlerini tutuştursaydı...
Tanrı cehennemi yaratmazdı...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!