Kapıya gelen muhtaç birine, mutlaka bir şey vermeliyiz. Eğer biz bir şey veremiyorsak,verebilecek olan birine onu götürmek gerekir. Böyle bir şahsın, bir kez istemesi,müstehabtır. İkinci defa talepde bulunması uygun değildir. Üçüncü kez gelirse, uyarmak gerekir, bu davranışı doğru değildir.
Peygamberimize s.a.v. bir adam geldi, dardayım ihtiyacımı gör ya Muhammed dedi, bir şeyler istedi. Resûlullah s.a.v. talebini karşıladı adam döndü gitti.
Adam ertesi gün tekrar geldi. Yine bir şeyler istedi. Allah’ın Resûlü adama bir şeyler vermedi, evinde neyin var dedi?
Zengin birinin bir çobanı vardı. Çoban çalışması karşılığında
Aldığı yağı, kulübesinde asılı duran bir çömlekte biriktiriyordu.
Çoban bir gün kulübesinde otururken elinde ki değneğine dayanmış
ve uzun hayallerle kendisinden geçmişti.
‘’ Yarın çömleği pazara götürürüm yağı satar, parasıyla kuzulayan
Bir koyun satın alırım ……….
Taklit ettiğimiz şu Avrupa’nın iş düzenine bir bakın. Tam bir curcuna. İççi memur 8 saat çalışmak mecburiyetindedir.Yaz günlerinde güneş göbeğimizi aşıyor hâlâ saat dokuza gelmemiştir. Öğle zamanı memur dairesine gidiyor. Kışın, gecenin yarısında bakıyorsun ki, işçi memur dökülmüş sokaklara. Nereye? Saat dokuz’ da işe yetişecek. Halbuki gece yarısı.
Bir insan düşünün ki, sigara tiryakisi.Günde bir paket sigara içen şahıs, bir yılda 20 günlük zamanını sigarayla duman etmiştir. 30 yıl sigara içen bir tiryaki 600 günlük ömrünü sigara içmekle heder etmiştir.Ya bu üç dört paketse!
İşte onlar ömürlerini sigara içerek öldürmüştür. Her içilen sigara insan ömrünü 5,5 dakika kısaltıyor. Bir insanın 600 günde neler yapabileceğini düşünelim, sigara iş gücünü azaltıyor, randımanı düşürüyor. Sigara içen Müslüman elini vicdanına koysun bir düşünsün. Bir hiç uğruna geçirdiği günlerin hesabını Allah’a vereceğine bir cevap hazırlasın, malını lüzumsuz yere yakıyor. Sigara kokusuyla namaza, Allah’ın divanına duruyor.Rabbimiz verdiği her nefesi iyiliğe, güzelliğe sarf edelim diye vermiştir. Halbuki sigara içen Müslüman, alın teriyle kazandığı, servetinin bir kısmını, önce sigaraya vermiş sonrada bu servetini yakmak için 600 günü harcamıştır. İşte bu kadar ağır hesabın altına girip işi basite almak akıllı insanların göze alacağı tehlike değildir. Bir ömrün dakika ve saniyelerinin hesabını vermek kolay değildir.
İnsan başıboş yaratılmamıştır ve küçük-büyük bütün işlediklerinden dolayı bir gün mutlaka hesaba çekilecek.
Allah’a bu hesabı verebilecek gücü kendinizde bulabiliyorsanız, haydi bir sigara daha yakınız. Hiç unutmayalım ki, Allah’ın vermiş olduğu malı, gücü Allah rızasına uygun kullanmadığımız müddetçe, bizi ne bulutlar gölgeler, ne de Cennet kabul eder.
Bir defa dünyayı ahiretten ayırma hastalığından vazgeçelim. Mazi müstakbel yan yanadır. Dünya ahiret beraberdir. Şahadet ve gayb birbirine bitişiktir. Kinin olduğu yerde din olmaz.
Akıl sahiplerinin ibret alması için vahyedilen, kıssalardan birisi de, Ashabu’1-Kahf kıssasıdır.
"O gençler, mağaraya sığındıkları zaman demişlerdi ki; ’Rabbimiz, işimizden bize doğruyu kolaylaştır bizi başarılı kıl". Kehf, 18/10.
Şirk toplumundan uzaklaşan genç yiğit muvahhid mü’minler, en emin yer olarak tesbit ettikleri bir dağdaki mağaraya sığınıyorlar...
İçinde yaşadıkları şirk toplumundan uzaklaşıp, canlarım ve dinlerini kurtarmak için onların gözlerinden kayboluyor ve dağdaki mağaraya sağınıyorlar...
Allah’ın ayetlerinden olan dağlardan bir dağa ve o dağda bulunan bir mağaraya...
Yani dağlar, Allah Teâla c.c.’nin varlığının, kudretinin ve hikmetinin delillerinden bir delildir...
Mal makam çoğaldıkça, azgınlıklar artar.
İnkarla birleşen hisler,felaketler saçar.
Allah ihanet edenleri başarıya ulaştırmaz.
Nil nehrinin sularını, kızıl kanlara boyattın.
Tanrınız deyilmiyim diye,nice naralar attın,
Ayak üstü peronlarda aç susuz beklersin.
Yesin yatsın keyf çatsın, perişan sensin.
Dörpülenen ömrüm tirenlerde mi geçsin
Günahlarıma mı,çocuklarıma mı yanam.
Dökülen alın teri, hiç artmıyan aylık.
‘’O gün arz başka arza,
Gökler de başka göklere
Çevrilecektir! ’’ İbrahim, 48
Allahın harikası, kalbin yakıtı.
Bu kerim ayetler,
Dünya kuruldu kurulalı hayır ile şer, Hak ile batıl kavga eder. Asırlar boyu inkarcılar, vicdan ve insanlığı çiğnemişler, hukuk dışı baskı ve talanı uygulamakla birbirleriyle yarışmışlardır. Müslümanların uğradığı ve uğramakta olduğu felaketler kalpleri sızlatıyor.İmanın kalbde yaşanması bir korun elde tutulmasından zor.İşte dünyanın hali malum meydanda. Allah rızasına ulaşma kapısının açılması gerek, korkunun umuda çaresizliğin çareye dönüşmesi gerek. Buda gerçek bir fetihle olur..
Ecdadımızın mazideki o yüksek ahlakının özlemi içindeyiz. Bizler de o insanların nesilleri olarak niçin bir caba gayret gösteremiyoruz. Kaldı ki imkanlar olarak onlardan daha ileri seviyedeyiz. Tarihin kanlı seyrine can ve kan borcumuzu ödemişiz.
Tarihimizde bazı hadiseler vardır ki, bunlar kulaktan dolma bilgilerle geçiştirilemez. İstanbul'un fethinin, sebep ve sonuçları itibariyle, özünü ve ruhunu yakalamakta her aklı selime büyük görevler düşmektedir.Fatih Sultan Mehmed Han sadece askerî sahada değil, ilim ve adalet sahalarında da dünyaya örnek olacak başarılar sergilemiştir. Bu nedenle Türk ve Dünya tarihini etkileyen bu önemli fethi, her yılın 29 Mayıs günü, aynı coşku ve sevinçle kutluyoruz.İstanbul fethinin yıldönümü münasebetiyle bu büyük fetihten ve Fatih Sultan Muhammed Han'dan bahsederek, kendisini saygı ve rahmetle analım.İstanbul'un fethi bizim için iki yönden önem arz etmektedir. Birincisi, Fatih Sultan Mehmed, bu şanlı zaferle birlikte bin küsur yıllık Bizans İmparatorluğu'nu tarihe gömmüş, böylece Müslüman Türk Milletinin kahramanlığını dünya tarihine altın harflerle yazdırmıştır.
İkincisi ise:Yüce Peygamberimiz (s.a.v.) in, İstanbul'un Müslümanlar tarafından fethedileceğini asırlar öncesinden müjdelemesidir ki, bu yönü ile de bütün dünya Müslümanlarını ilgilendirmektedir.
Tarihin yüz akı bu milletin başında geçmiş nice acıları, kahramanlıkları, sevdaları, hüzünleri, kayıpları var ki, üç kıta yedi denize yayılmıştır. Bu millet sabırlı, inandığı şeylere tam ve fedakarca inanan, askeri kabiliyetleri yüksek, devlet, yurt ve otoriteye bağlı, izzeti nefsine düşkün, bereketli özellikleri üzerinde taşıyan zengin bir millettir. Kuvvetli idarecilerin sevk ve idaresinde büyük devlet kurmaya kabiliyetlidir. Böyle bir milleti Allah İslam la müşerref kıldı. İslam Türk milletinin kabiliyetlerini en son noktasına kadar genişletti. Böylece Dünya tarihi, hakka dayalı düşüncenin, bayraktarlığını yapacak bir milleti tanıma şerefine kavuştu. Ancak fetih ve Fatih’ledir ki güçlü devlet, hami devlet hedefine ulaşmıştır.
Fatih, bir taraftan Molla Gürânî'den, diğer taraftan Akşemseddin Hazretleri'nden dersler görerek hem mânen, hem madden çok iyi bir eğitim ve terbiye ile büyüyordu. Bu fethe lâyık olacak bir ciddiyetle yetişiyordu.Fatih en keskin zekâyla yaratılmış, nadiren gülen,fevkâlade atılgan, şehir surlarında dövüşen, atını dalgalara sürecek kadar cüretkâr.Kimseden çekinmez keskin konuşan, verdiği sözlere bağlı kalan, adalet duygusuyla yanan,bir büyük şahsiyettir. Fatih doğu ve batının kapılarını aralayan bir Cihangirdir. Bu iki dünyanın yararlı özelliklerini toplayan büyük bir alimdir. Unutmamak gerekirki onu bu tahta ve başarıya malik kılan Cenab-ı Haktır.
Abdullah İbn Abbas r.a. Anlatıyor:
Selman Farisi r.a.
Bir gün hayatında olup biteni
Abdullah İbn Abbasa r.a anlattı:
Babam köyün en zengini olup,
arazimiz ve malımız çoktu.
İnen vahye canı sıkıldı,
Derin derin düşünmeye daldı.
Ve dedi ki:
Hele sabah olsunda,
Dilimle O’na bulaşayım.
Ağızdan ağıza yayılsın sözlerim.
HZ. ZEYNEP BİNTİ CAHŞ (r.anha)
Zeynep binti Cahş r.ah.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimizin
diğer bir hanımı... Efendimizin hala kızı...
ibadete düşkün oluşu ve cömertliğiyle meşhur...
dikiş, nakış ve el işi yaparak kazandığı paraları
fakir ...
sayın ali bey çok ilginçtir.birini ararken başka biri karşıma çıktı.siz sümeyranın babasımısınız? sümeyra sizin küçük kızınızmı? sizin onu küçük yaşta bırakıp gittiğinizi söledi hep bana ben onun izini ararken size rastladım.çok garip bu o sizinle görüşmediğini söledi.o zor durumda bunu bilin.ben on ...