Ali Kılıç Kakiz Şiirleri - Şair Ali Kılı ...

Bu fetih, İslam aleminin sekiz yüz yıllık düşü.
Şanlı bir milletin, tarihte muhteşem yürüyüşü.
Ne derlerse desinler, Bizans zaten çürümüştü.

Fetih sabahı, yıldızlar parladı birden semadan.
Yan yanaydı fetihte ki erle, Cihangir kumandan.

Allah c.c. Eyüp Peygambere,
Çok mal evlat vermiş,
Eyüp a.s. Çok zenginmiş.

Şeytan,
Allahu Teâlaya demiş ki:

Dosta giden bütün yollar,
Güvenli Mekkeye, Kâbeye doğru,
Gönüller, o yana meylediyor.
Yürekler hep O'na doğru.
Kalbler yönelmiş kıbleye,
Rahmet çöllerinde Kuranı dinlemeye.

Ey rüzgar bu yere hürmetle eğil, salât, selam ver.
Bedir cihan sahnesinde ilâhi sesin parıldadığı yer.
Sensin Tevhid rehberi, Sensin Hâkkın peygamberi.

Kâinat gülüne, her biri verdiği sözde candan bağlı.
Kanlarından başka yoktu, onların akıtacak yaşları.

Hz. Aişe r.anh.
Şu hadis-i şerifi rivayet ediyor:

“Hâris:
‘’Ya Resulallah, sana vahiy nasıl geliyor? ’ diye sordu.
Resulüllah da buyurdu ki:

Sıcağın şiddeti Cehennemin nefesindendir


Ebû Hüreyre r.a. dan:

Resulullâh s.a.v. buyurdu ki: ‘’Sıcak şiddetlendiği vakitte, öğle namazınızı serinliğe bırakınız. Zîrâ sıcağın şiddeti Cehennem'in kaynamasındandır. 'Cehennem ateşi Rabbine şikâyette bulundu: Ey Rabbim! Ben kendimi yiyorum izin ver, dedi. Allah’u Teâla’da iki defa nefes almasına izin verdi. Nefesin biri kışın, diğeri yazın.Karşılaşmış olduğununuz çok şiddetli sıcak ile sizi en çok üşüten Zemheri soğuğu işte budur.’’S.Buhari.

Ebu Hüreyre r.a. anlatıyor:
Allah Rasulü s.a.v.
'Sizden hiç kimseyi ameli kurtaramayacaktır'
Buyurdu.
Ashâb: Ey Allah'ın Rasulü!
Seni de mi? diye sordu.

İbni Abbas r.a. anlatıyor:

“Peygamber aleyhisselâm zamanında güneş tutulmuştu.
Allah'ın Rasulü s.a.v. namaz kılıp uzun uzun kıyamda kaldı.
Bundan sonra,
Peygamberimiz s.a.v. şöyle buyurdu:

Yayla çayır cimen çicek, hep serin.
Kaygılanma, al nefesini derin derin.
Afyon Sivas bu kaçıncı gönül seferin,
Kırık dökük olsada, o senin kaderin.

Sürme çekmiş elâ göze, kara kaşa,

Köy köy, çadır çadır, söylerdi kasideler.
Yaptığı fedakârlıklar, asırlara eş değer.
Cennetin gülü, gönül çiceği Şeyma’dır meğer.

Nur dağına yemek getiren Hatice annemizdi.
Uzaklaşıyor gibi bir taşın arkasına gizlenirdi.