Ali Kılıç Kakiz Şiirleri - Şair Ali Kılı ...

Ali Kılıç Kakiz

Hayır ile şer kavga eder,bu sırra erilmez.
Kur’an ve sünnetin ilkeleri asla değişmez.

Baksana, Cibrilin indiği Hira nur dağına.
Meleklerin tavaf ettiği yere,yükselen nura.

Devamını Oku
Ali Kılıç Kakiz

Dağlar taşlar konuşmuştu kendi dilince.
Bir ses duydu, Cebrâili orada görünce.
Sevgin doldu gönüllere, Ey Sultanı ezel!

Nurun kucaklar semayı Hira nur dağından.
Şerefi üstün Kuran inmemişmiydi oradan.

Devamını Oku
Ali Kılıç Kakiz

Gönüllerde aşkı tutuşturan,
Gel gör ki birileri var, birileri var.

Ah ettikçe yandı yüreğim yandı.
Bir bilsen Sebep olan birileri var.

Devamını Oku
Ali Kılıç Kakiz

"Beklenen şu yedi şey gelmeden amellere koşuşun; her şeyi unutturan fakirlik, azdıran zenginlik, bünyeyi bozan hastalık, tüketen, eriten ihtiyarlık, yakaya yapışan ölüm ve bu beklenenlerin en kötüsü olan Deccal. "Beklenen şu yedi şey

Devamını Oku
Ali Kılıç Kakiz

Sigara yanan aşka benziyor.
İnsan sevdikçe yanıyor,
Yandıkça verem oluyor.
İnsan sigarayı sevdikçe yakıyor.
Sigarada yandıkça sahibini yakıyor.
Aşk yangını ateşsiz ve dumansız.

Devamını Oku
Ali Kılıç Kakiz

Akıp Giden hayatımda
bir kıssa ve çıkarılacak Hisse

Sütlüce, yeşil ardıçlarıyla, badem ağaçlarıyla, kendinden söz ettiren
Sütü bol şirin bir köy.Turhal'ın ender köylerindendir, işte o köyde dünyaya gözlerimi açmışım. Küçük yaşta çoban oldum. Babamı bildim bileli koyun sürüleriyle ve reçberlikle uğraşır gördüm. Türkiye nin elli altmış yılları bu günkü gibi değildi.
Amasya nın Boğalı, Sarı yüz, avulu Çal. İnce su, Dikmen, Girap yaylalarında babamla koyun güttüğüm, çift sürmek için tarlaya gittiğim, bir öküzün kuyruğundan tutunup, arkasından gittiğim ve kara çadırlarda, çileli anama yardım ettiğim o günler gözümün önünde hiç gitmiyor.

Devamını Oku
Ali Kılıç Kakiz

Mekke, ekinsiz vadi dualarımızın menbağı.
Allahın alemlere parlak lütfu, gönüller bağı.
Rahmetini serp ruhumuza, ey yüce Rabbimiz!

Kâbe kapılarından girerken yürekler kaynar,
Bu güzelliği görseydi, dona kalırdı duygular.

Devamını Oku
Ali Kılıç Kakiz

Bir gün çarşıya indim,düğüne gideceğim,
Arkadaşımın düğünü vardı.
Bir otobüs durağına geldim, oturayım nefes alayım dedim.
Baktım yaşlı bir nine, elinde bir çocuk:
Uşağum habunu az bekle ordan bişeler alup geleyim.
Olur nine dedim Bıraktı çocuğu bana.

Devamını Oku
Ali Kılıç Kakiz

Kubâ'nın Hurma bahçeleri değer,görülmeye.
Toplanmış yaşlısı genci kasideler söylemeye,
Hahamlar, papazlar bile,gelmiş Resûlü görmeye
Toprağı nur sacan, peygamber şehri Medine.

'Vadî Ranûna ' ilk cumanın kılındığı yer,

Devamını Oku
Ali Kılıç Kakiz

KUSVÂ
Peygamber efendimizin Kusvâ adlı devesi:
Peygamber efendimiz Medîne-i münevvereye hicret edip gelince, Medîne'nin ileri gelenleri Kusvâ'nın yularını tutup, Peygamber efendimizin kendi evlerine misâfir olmasını istediler. Onlara; "Devemin (Kusvânın) yularını bırakınız. O me'mûrdur. Kimin evinin önünde çökerse, orada misâfir olurum" buyurdular. Kusvâ Medîne sokaklarından geçerek ilerledi ve bugünkü Mescid-i Nebî'nin (Peygamber efendimizin mescidi) kapısının bulunduğu yere çöktü. Resûlullah efendimiz Kusvâ'nın üzerinden inmedi. Hayvan tekrar ayağa kalktı ve yürümeye başladı. Eski yere dönüp çöktü ve bir daha kalkmadı. Boynunu ve göğsünü yere uzatarak tatlı tatlı böğürmeye ve sağa sola deprenmeye başladı. Bunun üzerine Efendimiz, Kusvâ'nın üzerinden inip; " İnşâallah menzilimiz burasıdır” buyurdu.
Peygamberimiz s.a.v. devesi Kusvâ’nın üzerindeydi. Mübarek başında yemen işi siyah bir sarık vardı. Günlerden mübarek Cuma günü kuşluk vaktiydi. Bir taraftan Fetih Suresini okuyor, diğer taraftan Allah’a hamt ederek şehre yaklaşıyordu. Mekke’ye giriyordu. Tevazusundan omuzlarını eğdiği için neredeyse mübarek sakalı devesinin semerine değiverecek gibiydi.Yuları boynuna dolanmış Kusvâ, Mekke’ye giriyordu…
Biz Kusvâ Kadar da mı Olamıyacağız?
Peygamber efendimiz s.a.v. Ashabıyla bir seferden dönerlerken yağmurlu bir havada yollarına devam ediyorlardı. Henüz konaklama yerlerine gelmemişlerdi. Yağmur aralıklarla devam ediyordu. efendimiz s.a.v. Nafile namaz kılacaktı. Fahri Kâinat efendimiz, Kusva’ya dur dedi. Kusva’da gözünü kırpmadan durdu, öyle bir duruş ki, sanki bir heykel oldu. Resûlullah üzerinde namazını tamamladı. Kûsva’nın Resulü Ekreme itaatını görüyormusunuz?

Devamını Oku