Biraz hüzünlen,
biraz üzül,
hatta ağla biraz;
kurşun geçti biraz önce,
saçını taramayacak bir gencin
veya parmağına takmayacak kendini;
Kısa çöpü çeken çocukları var şehirlerin
hani o bulaşıcı egzama gibi uzak temiz çocuklarınızdan
oysa biliriz herhalde hepsinin kafası çocuklarınız gibi kokar
benim varsa uzun çöpüm onların/
Sizi unutuyor biliyor musunuz tinerci çocuklar
iki kuruş verince bir nalbura
Seviyorsan şarabı,
üzüm salkımlarına
bağ bozumunu yapanlara
ve zamana teşekkür edeceksin.
Seviyorsan bir kadını
Ah Nazenin
zamanı değil uzaklaşıp gitmenin;
mevsimler geldiğinde,
o göçmen kuşların işi...
Ölünün odasına soracaksın yaşamayı;
bir kaç saniye önce kalktığı yatağına,
su içtiği bardağına,
defalarca açıp kapattığı kapısına
ve yaşam telaşı içinde yastığının altına koyduğu parasına/
Bir ölünün penceresine soracaksın yaşamayı;
Herkes ne kadar doğru, herkes ne kadar güzel be şair,
oysa dünya çirkin,
birisi bize yalan söylüyor şair;
çocukları kim öldürüyor bunca savaşta,
bulutlara kim kara sürüyor mavisini gizleyip gökyüzünün,
kim sürüyor göçmenleri uzak bilmedikleri sulara/
Çanakkale kocaman bir şemsiyeydi evlat
Emperyalistler ise yağmurdu, fırtınaydı
hoşaf yendi, ekmek yendi tüm öğünler
Türkü,Kürdü,Çerkezi,Ermenisi mektup yazdı dönüşü olmayan cümleli
şemsiyeyi selanikli kocaman bir adam tutardı
kocaman yürekli bir adam
Bilemedin iki metre mekan,
ne urban ne makam/
Altı üstü olursa yüz sene bir rüyan,
ne sensin ne zaman;
durmuş saatlerin izleridir kalan...
Ey savaşanlar, ey!
Ey sadece insan insanayız düşüncesi!
Bu hava var ya, bu su,
Unutmaz biliyor musunuz sizi?
Sayfaları var gizli, derin.
Yazarlar sizi, yazarlar.
Bulutlardan sadece yağmur yağar sanıyorsun;
bulutlardan biraz önce yağar,
göl kaybeder yavrusunu,
gökyüzü davetinin sevincini yaşar,
yeryüzü kazanır tekrar zaferini
dönüş başladığında gökyüzünden yere/
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!