Şarkılar çalıyor aşktan her beste
Aşıklar alıyor elde gül deste
Gözlerim yollarda kulağım seste
Beklerim hasretin penceresinde
Kaç vapur yanaştı durdu rıhtımda
Hasretin vurunca kor gönül gözüm
Bilmez gittiğini kör gönül gözüm
O bir vefasızdı gör gönül gözüm
İnanmak istemez yanıldığına
Yakar akşamları bir mum ışığı
Koşturdun peşinden yolun üstünde
Aşkın sapağında yorgun bıraktın
Uyumak isterken kolun üstünde
Gidip uzağında yorgun bıraktın
Eridim mum gibi yakışlarında
Hasret limanına çekildi gönül
Zincire vurulmuş bir esir gibi
Bıraktın sebepsiz yıkıldı gönül
Çok sevmem göründü bir kusur gibi
Olsada anlatsa bu aşkın dili
Herkes mutluluğun koşar peşinde
Kimisi yakalar, kimi kaçırır
Yanında olmazsa dostun eşinde
Hasret tünelinde zaman geçirir
Gönül sever ama, karşılık bulmaz
Herkes yaşar sır içinde
Bilinmiyor kader işte
Kalp kapalı sur içinde
Bir nefesin gider işte
Bu gün gelmiş ver gücünü
Bakmaya doyamam güzel yüzüne
Aşkın resimleri çizilmiş sanki
Kirpiğin altında iki gözüne
Sevgi damlaları dizilmiş sanki
Ayrılmaz bakışım senin üstünde
Bütün güzelliğin üstünde durur
Dokunmamış sana geçen zamanlar
Sözlerin hep şarkı tadında olur
Senle çalar gibi sazlar kemanlar
O sarı saçların herbir teline
Başka şey istemem görelim sevgi
Yeter ikimize bu yaştan sonra
Değişir zamanla dünyanın rengi
Bak bahar gelecek bu kıştan sonra
Güllere bakarız yar bahçemizde
Doğduğum o yerdir nerden başlasam
Dörtmevsim güzeldir yazla kışlasam
Suyunun sesiyle neler düşlesem
Derenin denizle karıştığı yer, görhele
Vatanı için çok yiğitler yaşar
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!