Tenhalık
Sana yorgun bir ülkeden sesleniyorum. Cevabını bulamadığım her soruyu boş bıraktım.
Bilmiyordum yanlış yapmanın ne denli doğru bir şey olduğunu.
Boşluklar bıraktım hayatım ile insanlar arasında; asık suratlarıyla yüzüme bakıp bana bir şeyler soran herkesten kaçmak için.
Hayat nerede başlayıp, nerede biter?
Bir gönül yangını ne kadar sürer?
Elveda diyememek var mıdır aşkta?
Bir insan ne kadar uzağa gider?
Hangi söz hangi cūmle anlatır seni?
Tükeniş Türküsü
Geçtim acının, kirin, pasın ortasından,
Ateşlerin ortasından...
Bir kaybediş,
Bir tükeniş türküsüdür bu
Velhasıl
Bir ömrün tükenmişliği var üzerimde
Yitik bir hayatın sonbaharı gibi
Bu tatsız dünya
Çekiyor gözlerime kara bir perde
Senin adın azaptır sevdiğim
Senin yüzün hicrandır bana
Sen bir sakî gibi acı sunarken...
Ben derdinle kavrulup, hüzünle baktım hep sana
Yaşamak,
sırtında bir kamburdu beceriksiz tüccarların
veresiye defterlerine kurşun kalemle yazılan.
Aniden zabıtaya yakalanmasıydı uzaklara dalan bir tablacının,
daha derdini satamadan.
Henüz bilmezken Cobweb teoremini bozkırda köylüler
İçimde yetim bir kalbin hicranı var
Içimde geçmişim, geleceğim var
İçimde yanılgılar
İçimde yenilgiler
İcimde acı
Zaman dedi;
Zamanla seveceğim seni yeniden.
Sevemedi...
Uğruna dökülen yaşlar vardı oysa
Göremedi...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!