Karanlık bir gecenin koynuna sığınmışım,
Herkes sağır, ben de kör.
Sessiz isyanlarımı evsiz kuşlar duyar yalnız,
Sonra, kırmızı elbiseli umutsuz bir aşkın dalgalarında bulurum kendimi.
Gamzeli bir gülüş, zehirli bir ok gibi saplanır hayat damarlarıma,
Sonbaharı terk eden bir yaprak misali düşersin yorgun gözlerime,
Sen görmüyorsun belki,
Düşlerime giriyorsun ya benden habersiz,
Nerede, ne zaman, kiminle!
Pusulam bozuk,
Zamanım sende durmuş!
Düş bu ya,
Kötürüm olmuş bir kentin
Yamacında yaşıyorduk ikimiz.
Benim ayağımda çamur,
Senin sırtında samur kürk.
Saatler on ikiye bir kala öptüm seni,
Düşlerime girdin sebepsiz,
Mavi bir gecede yıkanıyordun, çıplak...
Gözlerin sessiz, bedenin hoyrat,
Kaç geceler uykusuzum mapusanelerde...
Cıgara kokuyor sarı saçların,
Dün gece yine sensiz geçti;
Balıkların terk ettiği hırçın denizlerdeydim,
Dümensiz,
Yelkensiz,
Pusulasız...
Pusulası bozuk, meçhule giden bir gemisin besbelli,
Darbeli gövdenle beyaz ırmaklar oluşturuyorsun arkanda,
Çıkardığın homurtularında yılların isyanları gizli,
Kaç limana yanaştın, ardında kaç sevgili bıraktın gözü yaşlı.
Pusulası bozuk, meçhule giden bir gemisin besbelli,
Bensiz geçen yıllarını saymıyorum,
Sessiz fotoğraflarını seyrediyorum.
Yüzün o kadar saf, o kadar masum ki;
Hayatın bütün gizemini görüyorum gözlerinde.
Sen, uzaklardaki sevgilim;
Bir peri masalı değil bu, gökten
Geceleri melekler inermiş yeryüzüne.
Hüzün kokan masalara,
Demet demet güller bırakırlarmış,
Gül dediğim de gülücükleriymiş,
Ki, o melekleri hiç kimse görmezmiş,
Hani, hep diyorsun ya;
'Beni bırakıp gittin' diye.
Sen değildin o.
Beynimi kemiren,
Ruhumu esir alan canavarı terk ettim.
Şunu iyi bil ki,
Sana adadığım bütün dileklerim,
Güneşin doğuşuyla son buluyor mavi evrenimde.
Ruhumu saran beyazlığın bütün renkleri kirlenmiş,
Karlar eriyince gördüm çamura bulanmış gövdemi.
Madalyonun öteki yüzü yok!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!