bu nasıl yaşamak
koşmak ağaçlara
konuşmak göğe
yürümek gecenin üstüne
dam alçak ay değiyor
neyse ki çatı sağlam şimdilik
bir bulut yanmış
bir akşamüstü
hışırtılı sesini duymadı diye
sonunda tellere teslim olacak
oynaş bir uçurtmanın
aynaları salladın bir o yana bir bu yana
aynalardan aynalara geçtin içsel
oysa ne güzel ne güzel
oysa sen çoğaldıkça güzelleşiyordu her şey
belki ben iğretiydim sıkıntılı gönlüne
belki de tütün kokusu bahane
gidiyor hayat
sancıları içinde
yabanıl
tasalı zeytinliklerde
yollar boyu
çekirgeler gezerken
I
inanç hançer yedi
yedi yerinden birden
akşama sağ çıkar mı bilmem
oysa ne denli eğilmiştik üstüne
dinlemeyeceğim rüzgârın çağrısını
sözcükler nereye götürürse gideceğim
yele göre ezgi işim değil
tehlikeli balkonlardan uzak duramadıysam da
atlamadım giden trenlere de
kim vardı
umutlarımın yanında
oysa
halka halkaydı onlar
halk nerdeydi o zaman
söyle bana kimden yanasın
her vakit çoğalan
ateşten mi sudan mı
acılarla denenen
topraktan mı gökten mi
sukûttan mı sözden mi
siirlerinizi okumaya yeni basladim; ama gercekten cok mutevazisiniz :))) bunlar gercekten cok guzel siirler :))) sizin dediginiz gibi degil yani...
artik ben de takipciniz olacagim :)))
fanclub'a alin beni :)))