zıtlıklar arasında kıtlıklar duruyor,
ve karşımda duran
aşılmaz surların
çatlaklarından sızıyor..
uzaklaşıyorum
ardımda adın
adımlarım da eziliyor.
da/ğı/lıyorum..
gül cemalinden kervanlar geçmiş
şah damarımda gök ile yarışan,
oluk oluk
bir ebabil çığlığının peşinden akıyor ayaklarım,
kıvrımlar kesiyor aklımın sokağını.
bir hikaye anlatıyorum sokağa;
çocuk yanımın top peşinde koşan
üstü başı,toz,çamur ve
boylu boyunca yırtılmış çağından,
mayın döşeli yolların
infilak noktalarına
uyarı levhaları astığım çağına...
yaslı cumbanın omzuna sığınıp
yıldızlara dokunmuş ellerimden
tutuşur diye korktuğun ellerine..
sokakların caddelere,
caddelerin şehre bağlanan tüm asfaltlarına..
tek yönlü kavşakta ani bir çarpışmanın
hasarlı yanıydı hikaye.
gök bulut gri,
sen yağmur olmuştun..
yağdığın yer olmamıştım
yüreğimden süzülüp,
başka sulara akışını gördüğüm sular,
kızıldeniz'i rengiyle boyuyordu;
yarım kalmış
yanmış meğer tek heceliler..
su'da yanarmış..
bildim..
nerelerdeydin?
yüzyıl beklemiş sevdanın
bin asır uzamış tırnakları
sarmış ömrü,
yüreğime batmış da
nefesim kalmamış, ölmüşüm...
saat beşe geliyordu..
hikayeler soğurken kaldırım taşlarında,
ben kentten
sensiz geçiyordum....öz/
mart/yirmi sekiz
Özlem ÇayKayıt Tarihi : 28.3.2024 03:57:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Çok teşekkür ediyorum. Yorumunuza sağlık.
TÜM YORUMLAR (1)