göğsün bir çocukla kedinin savaş alanıdır
onlar şakalaştığını sanırken
seni hep seyretmek kanattı
senin göğsün ama, kime zafer oldu ki
ORDA HEZİMET DE BİR KADER BULSUN KENDİNE
halkın imlası taşarsa coğrafyadan
geçer onlar iki yağmur damlasının arasından
göstererek devlete bütün zerafetini
belki de onlarbindir
işte kapandı suratıma bütün telefonlar
büyük çarpılar koydular çaldığım kapılara
çıkardılar kentin planından geçtiğim sokakları
zayıf bileklerim kaldıramıyor bağlanan telleri
vücudum kundaklanıyor, dinamitler parçalıyor göğsümü
ne derseniz deyin, durduğum yerde yaprak döküyorum
kaç aydır elimi alnımda tutarak konuşuyorum
geldiğimiz her yerden gitmemize bir var
gitmemize bir var, bir yer bulmalıyız kendimize
'saçıma dokunma' diyorsun masal saçan bir sesle
ekmek gibi dilimlediğimiz yatak sarılmış bize,
bırakmak istemiyor
kasıklarını öperken 'saçıma dokunma' diyorsun
dilimde gezdirirken seni,
'saçıma dokunma, n'olur'
çok önce miydi, elimizdeydi bir masada saatlerce susmak
boynumuzda güvercin gölgeleriyle kalkardık çınaraltından
gelirdin, su çağıltısını çoğaltırdın adımlarınla
kandilin fitilini kısar, rüzgarımla çözerdim saçlarını
omuzlarından topuklarına dökülürdü elbisen
bir saçak altında bileklerine yapışıp söyledim bunları
'her sabah çiçeklerle, serçelerle resim çektiriyorum
dudaklarına dokunsam yine sular yürür ellerime
yine panayırlar kurarım yüzünde, meddah oynarım
çimlerdeki nar lekerlerinden bulur, gideriz yolumuzu
kullandığım her mum aydınlatıyor dibini
yanıyor yatsıdan sonrada, her an sönebilir diyerek
kara gözlükler takarak doğruluyorum kendimi
beş mevsimdir yeşil ışıkları duruyorum
kırmızı ışıkları koşuyorum kimseler görmeden
sürdürebilir miyim bir aşkı ayrılamam korkusuyla
piyano soloları
bu fırtınada, kaldım karanlıkta anla
bütün ışıklar söndü içimde, yakma
zulüm vardır her aşkta
kör kuyulara atıp git beni, bakma
tebrikler
yıllar sonra akif kurtuluşu yeniden bulmak çok güzel!
ama okuyamamak çok üzücü!
antoloji yetkililerine duyurulur
akif kurtuluşa sevgiler...