İki üvey kardeştir
yalnızlık ve gurur
cikcikciim cikciim
kim benzerinin eşidir
kuş suretini gökte arar
ikiniz'e; artık ' TÖREN BİTTİ '
mermi susuşunu aldım, başarısız suikastler hazırladım kendime
kar içinde geçtim ovalardan, gölgemi dağ kapladı
fırtınaya karıştırdı soluğumu sevgilim, savurdu tipiye
yollara taşınırım sekerek, ürkek, böyle dökük
partal dilenci unutulmuş çöplere karşı gerinir
garajın kuytu köşesinden uğurlar sevdik esinti
genç saçlarımı sıyırır, en diri yerini gösterir
hangi otobüse atılsam... mektup bekleyen dostlar
ne zamandı, bir suyun önüne birlikte durmuştuk
bir adım atsak kaşımızdan kirpiğimizden tutuşacaktık
ben miydim, rüzgardan alındı sanmıştım UYUR GÖRÜNCE
kurtulanlar anlattılar BİR BARDAK SUYLA oturup yanıma
şimdi aramızdan geçen su var
merhem olsa, yaralarım azar
boğulduğum son bir su daha var
vurur gövdemi kıyına atar
bir kaç tuş piyano, üç nefes trompet
artık adrenalinden ibaret bir dünyaya karşı
kardım kendimi ve beynimi tuzlu suya yatırdım
kıvrımlarıma sıkışmış şehir suyun rengini bozmadan
ayıkladım kullanmama gerek kalmayan bilgileri
kardeşiysem beyhude bulduğunuz her şeyin
her çocuğun uykusuna yetecek bir masal içindi
şimdi burda faldaki sıkıntı gibi kalmışsam
kalmamış rüyaya elçi olmanın başka bir yolu
telvede sokağa kabaran gönlümü
sevemem, süngerci vurgun yer güneyde, deniz
üstüne kapanır
gözlerimden köpek balıkları geçer, dudağım uçuklar
ahtapotlar yapışır sözcüklerime, dilim tarazlanır
ağzım kurur, sıcak poyrazla boğulur deniz kızları
-I-
hep akşamı tutar günlüklerinde yitik çocuklar, bir kızın
vücuduna serptiği ışıklarda sabahı bulmaya çalışan bir cesur
çocuk da çıkar kimi zaman. (o’nun çığlığa çalan susuşunda,
seviştikten sonra bacaklarını karnına çekip oturuşunda,
tebrikler
yıllar sonra akif kurtuluşu yeniden bulmak çok güzel!
ama okuyamamak çok üzücü!
antoloji yetkililerine duyurulur
akif kurtuluşa sevgiler...