BİLME
Görme içimdeki masum sevdanın hırçınlaşan tavrını,
Artık meydan okuyan bir küheylandır o.
Vefanın keskin sınırından geçemezsin sen,
Ama umursamazlığın merhametsizliğinde de dolanma.
Sen sinmişsin bu şehre de sevgili
Aklımda sen varken gezdigim
Yerlerden biri olmalı
Bütün yapılardan anılar fiskiriyor
Nereye baksam sen
Nereye baksam gözlerin
Gecenin bir vaktinde uykun bölünüyorsa sebepsiz,
Bil ki Rabbin çağırıyor, kıyama dur şüphesiz.
Aşıkların buluştuğu tenha ve karanlıkta,
Haydi, durma, koş Ebedi Huzur'a.
Gaflete düşüp uyuma zamansız,
Hasreti saniyelerle çektik,
Kavuşmak, yıllar aldı sanki tayin edilen zamandan.
“Lütuf gelecek, çağrılacaksın” diye teselli olan bu cân,
"Bir daha nasip olsun" dualarına tutunmuş bir yapraktır el-ân.
Sevgili'nin adı anılsa, titrer hasretinden,
Farklı topraklarla karılmış bir parça çamur
Parça “bir” olduğunda aslını bulur.
Bir melek elinde yoğrulmuş üç beş farklı tonda beden,
Ama hepsi de ilahî nefhaya mâlik hakikaten.
Birbirine kenetlenmiş, sanki sevgiden bir kale,
Mescidi Nebi’de koşuşturan çocuk,
Efendimin Hz. Hasan’a, Hz. Hüseyin’e sevgisini hatırlatıyorsun.
Çocukları Allah’ın rahmetiyle öpüp kucaklayan bir peygamberin,
Bol nasipli küçük ümmetisin.
Namazda inga’larla karışık ağlayışların,
Bayram üç kere buruk bana
Gazze’li yetimin derdi sinemi yakarken
Bir de Sultan'a gidememek
Ve yine bir gönlü güzel dosta
Aynı şehirde ırak düşmek
Ahh, hangi sokak sana çıkar
Kaygıların sıkıştırdığı bir köşe başında,
ümitsizliğin katili oluyorum bir gece yarısı.
Kan değil gül damlıyor ellerimden,
dizelerden çıkıp neşvü neva buluyor minik bir umut.
Sevdasını kalbinin yedi kat dibine gömen aşıktan değil,
kaleminin ucuna sızdıran aşıktan alıyor can suyunu.
Özlersin,
Bir günü, bir ânı, bir çift gözü, bir tebessümü…
Şöyle bir görünür gider, ardında hüzün bırakıp
Sızlanacak bir şey bırakmaz elinde avucunda.
Tek sermayen gözyaşın ile âhındır,
Kârı çok olmayan bu sevdada.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!