Karanlık yüzlerden geldim sana..
Yorgun mekanlardan, sarhoş umutlardan
Bak, siyah güllerimi getirdim
İhanet güllerimi
Mekanların sancısı, burnumda hala.
Yağmurlar dirilince git gözlerime
Sallana sallana git, yavaş yavaş
Takılma sirbî umutlara..
Ellerin kana bulanır görsen ayinlerimi,
Bulandıkça düşer
Acına da yazdım
Hayatına da
Askına da yazdım
Kahrına da
Senden fazlaydı hüznüm.
Bir yazdım üç sustum sana
Cengizhan’a övgülü mesajlar
Gönderemediler toplarla.
Ve kutlu imdatlar..
Lenin yurttaşları kadar acınmasız
Silahsız ve kabahatsiz kaldılar.
Ne kadar Beckam koksalarda
Cansız düşerken bedenim toprağa
Binlerce parça olurum savrularak
Bulutlarda hasretim doğar,
Çimenlerde emeklerim.
Anılarımı denizlerden toplarsın
Vasiyetimi mazlumlardan
Lirik senfonilerde
Uzun bir yolculuk aradım kendime.
Uzak iklimlerde
Aşkı anlatmıyordu yollar,
Ve sonu belli değildi notaların.
Tren sesleriyle yürüdüm
Aşkın dar koridorlarlarında.
Unutulmuş bavullardan
Bir şahsiyet kurdum
Ve çakıllı peronlarda darbahçe hayalleri..
Ritmik serzenişler o zaman da cezbederdi
Nice satırlar doldurdu adın,
Ve nice şiirlere malzeme oldun
Uzun zaman olmuştu
Yazmamıştım senden yana.
Pespembe yatağında uyurken
Yine malzememsin „son kere“...
Sen ölmeden,
Zehirli sarmaşıkların vardı başucunda
Ve zambakların hep karbeyazdı
Ellerin çamurdan alev olur
Matemin ıslanırdı ufkunda...
Geri de gelirim desem, yalan
Doydum artık, anlıyor musun?
Kırık kalemlerinle yazdığın
Süslü infazlarına da
Ömür törpüsü açık yalanlarına da,
Ahmet Volkan şiirlerinde kendine öz tavrı ve duruşuyla bize örnek bir tarz gösteriyor...
teşekkürler Ahmet Volkan...
ahmet volkan..şiirin yeni soluğudur...