Üstü- başı yırtık- pırtık bir çocuk
Görür isen dostum otur da ağla…
Daha dün kadar kısa zamanda
Sen de çocuk idin; otur da ağla…
Simit satar, boya yapar, alnı ter
Gözümün gördüğü
Gönlümün sardığı
Kalbimin “tak tak tak! ...”
Damar damar vurduğu
Ufuk…
Ben dip,
Güneşin kardeşi gel artık gel, gel!
Sararmış otlar şehrini yeşile boya
Salkım saçak çiçeklerinle,
Kınalı kuzuların ve çoban kavalıyla
Meltem rüzgârının ıslığıyla
Narenciyelerin dayanılmaz kokusuyla
-I-
Caddelerde bir taksi
Takside bir adam,
Kaldırımlarda binlerce ayak sesi
Adamın içinde curcuna
Adamın içinde fırtına,
Ey Anadolu' mun saf geceleri!
Pırıltılarla sana sunduğum
Aşkınla süslediğim ışıklar birer birer
Geliyor, bekle, hele bekle!
Ellerinde karnelerle...
Gönülden gönüle yol var sorulmaz
Sevilen sevene elbet darılmaz
Şap-şekerle maya asla karılmaz
Yollar var, yollara yollar bağlanır
Ara dostum, ara; gerçek dostunu
Gözlerim akvaryum
İçinde balık sen
Ben ağlarım, sen gülersin
Ah bilebilsen!
Ah bilebilsen!
Soyunamaz mıyız sahte kostümlerden?
Sevemez miyiz insan gibi?
Hüznü silemez miyiz?
Gönül bahçelerimizden,
Dudaklarımız neden sağır
O sımsıcak buselerden?
İlan ediyorum, aşkımı ilan
Duysun mavi gök, mavi deniz
Gönül nikâhıma şahit olsun bulutlar
Ya da kumsalda ki kumlar....
İşitsin canevimden çağrılarımı
Doğa, eşya, çevre; ne varsa, ne? ! ! '
Bahar çiçeksiz olur mu?
Bülbül goncasız kalır mı?
Mecnun Leyla’ sız olur mu?
Sen beni sevgisiz, aşksız bıraktın
Yüreğinde aşk ocağı yanmaz mı hiç?
Ahmet Ünal benim okuldan öğretmenim olur.Onu çok seviyorum.İyi ki öğretmenimsiniz.